Bienal ve İstanbul 2012

Bu video Adobe Flash Player'ın son sürümünü gerektirmektedir.

Adobe Flash Player'ın son sürümünü indirin.

2 Mayıs 2008 Cuma

Mayısın ilk günü ?

Gözlem

Dün akşam nostaljik tramvayın park ettiği sokaktan günün gerilimini hisseden ve bunu bana yansıtan bayan bir arkadaşımla yürüyüp geçerken, ben onu sakinleştirici sözler etmeye çalışıyordum ki, gözlerime inanamayıp durup baktığım ve biraz olsun "arkadaşımın yarattığı güncel durumlara dönük bellekle" sorgulamaya yeltenmeye cesaret edebildiğim bir şeye tanık oldum.

Malum meydan, ilk kez ciddi bir şekilde kapatılmış, ama gün boyu meydanda ve civarda bekletilmekle biriken o öfke herhalde sadece, akşam karanlığında kendini su üstüne çıkarmakla kalmamıştı..

Televizyon seyredemediğim için sonradan öğreniyorum ki, olup bitenler (hastane içersine atılan gazlı .. v.b) sadece kulaktan duyma şeklinde öngörü hafızamda yerleşirken, hiç unutamayacağım bu olay ise, dün geceden bu yana ve artık özellikle bugün, iyice beni rahatsız eder olmuştu ki yaşanılanları yorumsuz aktarıyor buluyorum kendimi:


Kim olduklarından nedense hiç şüphe etmediğim 5 kişilik üniformalı bir grup, 1-2 kişiyi köşeye sıkıştırmış içlerinden birisi de, özellikle birini seçmişcesine resmen pata-küte o genç adamı dövüyordu.

Benim durmam bir yana, biriken kalabalığa karşın süreç, herkesi biraz silkelemiş ama nedense, yine herkesi oldukları yerde kalakalacak şekilde, biraz korkuyla karışık sersemlik içersine sokmuştu ki, birden ne olduğunu anlayamadığım bir şekilde grup dağılıverdi, ama bu arada gruptan yanıma gelen genç ve sakin görünümlü biri beni eliyle "yürüyelim." diye uyarmayı da ihmal etmemişti.

Ben şoku atlatamadığım için sorumu sormak zorundayım, "ne oluyor?" diye.. Yanıt yok..
Bende de şoku atlamadığım için herhangi bir hareket, tabi. Derken, yanıtını alamadığım kişi de gözden kayboluverdi.

Geriye köşeden zar zor çıkan dayak yiyen ve ağzı burnu kan çanağına dönmüş genç biri ve çaresiz arkadaşı kalmıştı. Ben de onlara yaklaşıp, "ne oldu burada diye tekrar sordum?". Bu kez gençlerden dayak yiyen, yanıt verebilecek durumda olmasa da, "şerefsizler.." sözünü sarfedemeden edemedi, masum görünüşü dikkatimi çekmişti. (Onlar da hızlıca uzaklaşmak zorundaydılar, zira kan durdurulamıyordu, bizlerde sersemlik içinde kalakalışımızla yardım edemedik doğrusu..)

Etrafımda duran ve çoğunluğu nedense, bayan olan bir kaç kişiyle olup biteni yorumlamaya çalışır bulduk kendimizi.

Çıkarımımız; alışılagelmiş bir duruma sessizce seyirci kalmanın ötesine geçemese de, gereken dersi alıp, biz de uzaklaşmıştık sonunda..

Aynı güne dair mimarların yayını ile yapılan başka bir değerlendirme:
http://www.arkitera.com/news.php?action=displayNewsItem&ID=28834

Hiç yorum yok:

Çizginin gücü

Popüler Yayınlar

Boğaz'da geçmişe yolcuuk

Milliyet Gazetesi - Türkiye haberleri

Telif hakları

cumhurkocalar@gmail.com İstanbul, Türkiye

Tüm sitelerde telif hakları saklıdır.

Bu veb sitesinde yayımlanan yazılar bu sitedeki orijinal linki verilerek kaynak gösterilmek ve yazarının adı mutlaka belirtilmek kaydıyla, ayrıca bir izin almadan internet üzerinden elektronik ortamda kullanılabilir. Yazıların basılı ortamda kullanımı için yazar izni gereklidir.