Bienal ve İstanbul 2012

Bu video Adobe Flash Player'ın son sürümünü gerektirmektedir.

Adobe Flash Player'ın son sürümünü indirin.

23 Aralık 2008 Salı

Kent kültürü ile yokoluşun yarattığı yeni insanlığımız

Issız Adam
Çağan Irmak

Tarihi Anadolu kent aile kültürünün yetiştirdiği (sonra çaktırmadan göçe zorlanmış ve kentte çarpılmış) insanların yokoluşundaki yeni insanlığımıza tanık oluyoruz, hep birlikte..

(Hala kayıtsız kalabilirsiniz, seçimlerde yaklaşıyor ama ne yapalım biz bir şeyi değiştiremeyiz belki de.. )

Ama yine de seyretmekten kendinizi alıkoyamayacağınız bu filmi, konuşmaktan da kaçınamayacağınızı tahmin etmek zor değil galiba..

Eğer TV izlemeyi bırakabilirseniz, bir kerede sinemaya gitmeyi denemek size, uzun zamandır ilk kez bir şey kaybettirmeyecektir, emin olabilirsiniz, isterseniz sorun soruşturun gidenlere, nasılsa tükenmeyecek bir senaryo bu ... yada benim gibi böyle anlatılmakla geçiştirilemeyecek kadar güçlü saptamalarını film diliyle sergileyebilen bir yapıt bu ..

Derim ki, ender çıkagelen bu tür filmlerden birinin daha zamanı geçmeden, şayet rastlantısalda olsa, buna kalkışabilmiş bulursanız kendinizi, belki de en azından çoktan vazgeçtiğiniz duygularınız adına birşeyler kazanabilirsiniz..

Bu arada aynı zamanda özellikle çapkın gençlerimiz için, uzun zaman onları meşgul edecek gibi duran gündelik ilgi alanlarındaki konularda, baya köşe döndüren, kültürel rantı bol bir film gibi görenler de çıkmıştır sanırım, çünkü sinema doluydu bu akşam.

Hatırlatmaya gerek yok ama, yine de belirteyim mendillerini almayı unutmayanlar içinde, komedi furyasından çektiklerini unuttaracak kadar harika bir filmle karşı karşıyalar.

Ne garip değil mi, anlattıklarıma inanırsanız, neredeyse günümüzdeki ve kentimizdeki gibi kayıtsız kalarak, istemeden her derde deva işlerde yapılabiliyor sanacaksınız.

Tıpkı İstanbulun başına gelenler ve bu gidişle daha çok gelecekler gibi:

3. köprü,
Katledile/n/cek son ormanlar,
Kazıklı sahiller,
Otomobil mezarlığı,
Fosil yakıtlarla ısınma bağımlılığında bırakılmış ve yetmemiş gibi deprem ve küresel ısınma hiç düşünül-e-meden rastgele (mayın gibi) döşenmiş gaz şebekeli sokaklar ve her zaman bakımsızlıktan patlamaya hazır kombili evler,
Karbon dolu otoban çevreleri,
Plansızlıktan azalan hatta kaybolan çocuk parkları,
Arabalı tüp geçit,
Katman katman tarihi kenti delik deşik eden Karayolları tünelleri,
Gözetleme kameraları,
Süleymaniye pastanesi gibi restore edilmiş tarihi evler ve film seti gibi sokak dokuları,
Apartmanlaşmada yarışan tarihi semtler,
Ayrıcalıklı gökdelenler,
Acayip şatafatlı meydan ve köprü ışıklandırmaları yada
Milyon dolarlık yarışmacı o havai fişek gösterileri ..gibi.. ..gibi.. ..gibi..
gelecek pek çok garip şey.

Sanki burası tarihin beşiği İstanbul değil de,
başka bir yerler olmaya çalışıyor gibi..
İşte böyle bir kentte yaşıyorsunuz artık,
size bu misyonu yerine getirecek şekilde oy vermek düşüyormuş,
öyle söylüyor, o göçmen leyleklerimiz üzerimizden bize acıyarak geçerken..

Örnek çalışmaların Ankara'da başladığını görüyoruz:

"Belediye Yönetimlerinde Saltanata Son" tiyatro girişimi

http://www.facebook.com/group.php?gid=49900491468&ref=nf


Bu filmin bende harekete geçirdiği diğer yansımalar ise şimdilik aşağıdakiler kadar, umarım sizi de hala darıltmamışımdır, yine de seçimler her zamanki gibi size kalmış, ben de nasıl olsa oyalanacak bir şeyler buluyorum, bu yokoluşta sinir tedavisi gibi:

Film olarak yorum:
http://filmlerden.blogspot.com/2008/12/issz-adamn-ardndan-aan-irmak.html

Psikolojik olarak yorum:
http://psikodrama.blogspot.com/2008/12/rol-ve-oyunucu-psikolojisinde-mimik-aan.html

Doğaçlama bakışla yorum:
http://dogaclamalar.blogspot.com/2008/12/doalama-oyunculuk-aan-irmak.html

Oyuna katılım yaklaşımlı yorum:
http://tiyatroda.blogspot.com/2008/12/gen-kuak-oyuncular-aan-irmak.html

11 Aralık 2008 Perşembe

Engelliler ve kentsel zorluklar

Hepimizin içinde yaşadığı şu koskoca metropolümüzün özellikle, yoğun caddelerini yada geçiş noktalarını kullanırken, yani oralarda araç değişikliği yaparken, karşımıza çıkan her inişli çıkışlı aşamada hoplayıp zıplamaya alışamayışımıza karşın, hala atlanılarak sürdürülebilen standart eksikliğimizden kaynaklı proje tercihlerine yönelebilen, yetersiz uzman ekiplerle doluşturulmuş bir kadro anlayışlı belediyecilik bakışı, içler acısı bir şekilde İstanbul'a kefen biçmeyi sürdürüyor mu olacak?

Şimdi her ne kadar onlarında düşünüldüğüne yer yer (sanki uygunsuz makyajlamalarla yapılıyormuşcasına) bazı projelerde rastlanabilse de, yıllardır hep başka öncelikler yüzünden engelli vatandaşlarımızda çarpık proje zihniyetinden nasibini alıyor oldu.

Belki artık, bu bütünsel bakış gerektiren yönlerinde olduğu kavranıldı ve zorunluluk gereği olduğu birazcık anlaşıldı ve böyle yavaş yavaşta olsa, onlara da sahip çıkabilecek bir anlayışa erişmek mümkün olabilecek.

Gerçi yine de kendimi bu kadar zorlasamda çok umutlu olamıyorum, çünkü bir iki gelişmeye kanmak hep hatalı olmuştur, bu kaotik düzende.. En azından benim böyle gözükmemi engelleyen bir şeyler var hala.. örneğin son zamanlarda yaşanılan başka ilginç bir örneği hiç unutamıyorum sanırım:

O da Sarıyerdeki Görme Engelliler (eskiyen halk tabiriyle Körler) Okulu arsasının sanırım değeri yüzünden taşınmak istenmesi süreci hakkındaki bir habere temasım:
  • Orada yıllardır sürdürülen yaşamların bir çırpıda hiçe sayılabilişi....
  • Ne kadar garip ve utanç verici bir kültür ayıbıydı bu da ...
  • Ayrıntılarını tam olarak izleyemesem de..
  • Böyle bir geçmiş istemiyorum,
  • İstanbul'da..

Sahiller doğal varlıklarımızdır! : Caddebostan ve günbatımında bisiklet turu

(Gün geçtikçe artan karayolu projelerine karşı şaşkınlığımızı alamadan yerel seçimlere doğru yaklaşıyoruz!)

İstanbulun her köşesinde artık sessizliği ve huzuru bulmanın ne kadar zorlaştığını hepimiz çok iyi biliyoruz.

Benim için yine de bunun çok kolay olduğu bazı yerler hala vardır.

Bunlardan kalıcı olduğunu düşündüğüm biri de, bayramda uzaklara gidemeden İstanbulda geçirdiğim günlerden birine ayırdığım şu Caddebostan sahilidir mesela.

Fenerbahçeye doğru olan kesiminde, trafikten uzak oluşu sayesinde gün batımını seyrederken, sessizliği dinleyerek, karbonsuz hava soluyabildiğimiz, o yüzden de yürüyüşe ve bisiklete binmeye hep bayıldığım güzelim bir sahil burası..

Ayrıca burada yazın denize girmekte mümkün oluyor, su biraz bulanık gibi olsa da..

Deniz şehri İstanbula ve İstanbullulara bunun gibi örnek sahillerde günü karşılamak, yaşamak ve uğurlamak yakışır, her ne kadar belediyeler her yerden israrla yol geçirmeye çalışsa da..

21 Ekim 2008 Salı

Galata'da sanat etkinliği, 18.11.08

Etkinlik

Tarihi semtimizin çoktan hak ettiği sanatsal misyonunu canlı tutacak, böylesine güzel bir etkinliğe verdiğiniz katkıdan dolayı, herkese gönülden teşekkürler..

Galata’da bir C.tesi, Görünürlük-4

3 Temmuz 2008 Perşembe

Emirgan parki

Bir dinlenme gunu

Agaclarin golgesinde bogazin esintilerine kendinizi birakmaniz icin buraya ugramaniz yeterli. Yapraklarinin hisirtisi Istanbulun guzelliklerini bir kez daha bize hatirlatiyor. Onu ne kadar ihmal etsekte bizi, hep farkli koselerinde kucakladigini goruyoruz.

Sincaplara rastlayacak kadar guzel korunmus dogasi ile karsilasinca sasiriyoruz. Yari evcillesmis bir sincap, cok yakininizda size guvenemeyecegini hatirlatircasina, yeri kazip yuvasina sakladigi yiyecegi gozlerinizin onunde cikarip yiyor. Biraz ilerdeki havuz ve caglayan ile olusan su sesi ruhunuza yepyeni bir akis kazandiriyor..

Bogazici rekreasyon alaninin ve diger parklarimizin da bu sicak yaz gunlerinde bakimli ve ziyarete edilir hale getirilmesine olan artan gereksinimimizin, zirvelere tirmanmaya baslayan turizmimizle birlikte yeni boyutlar kazanan onemini hatirlayarak, yeniden donmek uzere simdilik buradan, yine zoraki olarak kendimi ayirmak durumunda kaliyorum.

Yaz nedeniyle azalan yazilarimi guduleyecek kentin bu essiz guzellikteki mekanlarinda ben bulununcaya kadar,
sizlere de zevkle kesif dolu iyi geziler diliyorum..

3 Haziran 2008 Salı

Tuzla’dan yükselen çığlık

Duyuru

Tuzla’dan yükselen çığlığa sesimizi katıyoruz:

Biz bu ölümleri durdurabiliriz!

İnsanların adları, bir doğal afetlerde sayıya dönüşür, bir de savaş gibi, katliam gibi toplu kıyımlarda.

Bir süredir, Tuzla tersanelerinde insanlar adlarıyla, yaşlarıyla, yaşamlarıyla… Hayalleri, umutları ve özlemleriyle değil, sayılarla anılıyor.

En son 97’nci ölüm için karalar bağladığında, ölenin ailesi, sevenleri, dostları; 98’inci kurbanın kim, 99’uncu cinayetin ne zaman, 100’üncü ölümün nasıl olacağının endişesi sardı bir kez daha hepimizi.

Bu bir doğal afet olmadığına göre, demek ki, artık Tuzla’da bir katliamla karşı karşıyayız.

Bu katliamın engellenmesi için çok küçük tedbirler almak yeterliyken; canların, bedenlerin, hayallerin, umutların birer, üçer, beşer ölümüne kayıtsız kalmak için insanlıktan çıkmış olmak gerek.

Ölenlerin geride bıraktığı bebelerin, anaların, babaların, kadınların feryatlarını duyun!

Limter-İş’in ve işçilerin çığlığını duyun!

Biz aşağıda imzası olanlar, cinayetlere göz yuman, yol açan, sebep olan tersanelerin bir an önce hak ettikleri cezalara çarptırılmaları için…

Yeni ölümlerin önüne geçmek için gerekli tüm hukuksal, idari, teknik tedbirlerin alınması için…

İşçilerin en temel, en vazgeçilmez haklarına: YAŞAMA; SAĞLIKLI VE GÜVENLİ BİR İŞ YERİNDE İNSANCA ÇALIŞMA VE ÖRGÜTLENME HAKKINA kulaklarını tıkayan, gözlerini kapayan Hükümeti uyarmak için…

Seslerimizi, ellerimizi, yüreklerimizi birleştiriyoruz ve sonuna kadar TUZLA TERSANE İŞÇİLERİYLE DAYANIŞMA İÇİNDE OLDUĞUMUZU BİLDİRİYORUZ

LİMTER-İŞ’in 16 Haziran 2008 günü yapacağı hak grevine toplu olarak katılacağız. Sazımızla, sözümüzle, şarkımızla, türkümüzle bu cinayetlere DUR diyeceğiz.

Bu desteğimizi kamuoyuyla paylaşmak üzere 11 Haziran 2008 Çarşamba günü düzenleyeceğimiz basın toplantısında sizleri de yanımızda görmek istiyoruz. (*)

  1. Kerem Kabadayı (Sanatçı - Mor ve Ötesi)
  2. Leman Sam (Sanatçı)
  3. Yasemin Göksu (Sanatçı)
  4. Pelin Batu (Sanatçı-KEG Aktivisti)
  5. Görkem Yeltan (Sanatçı)
  6. Rüstem Batum (TV Programcısı - Yönetmen)
  7. Alin Taşciyan (Sinema Yazarı)
  8. Şenol Karakaş (KEG Aktivisti)
  9. Mehmet Demir (Gazeteci - KESK Haber-Sen MYK Üyesi)
  10. Atilla Özsever (Akademisyen-Gazeteci)
  11. Ahmet Abakay (ÇGD Genel Başkanı)
  12. Ertuğrul Mavioğlu (Gazeteci)
  13. Dr. Ümit Şahin (Çevre İçin Hekimler Derneği Başkanı)
  14. İsmail Saymaz (Gazeteci)
  15. Osman Köse (Gazeteci - KESK Haber-Sen MYK Üyesi)
  16. Filiz Ülgüt (Çevirmen - Küresel BAK Aktivisti)
  17. Ümit Kıvanç (Gazeteci – Yazar)
  18. Behiç Ak (Karikatürist – Tiyatro Yazarı)
  19. Yıldız Önen (Küresel BAK Aktivisti)

(*) Basın toplantısının yeri ve saati daha sonra belirlenecek. Katılamasanız da, imzanız bize güç verecektir.

Nietzsche

Şiir

Kentte sık sık gözümüze çarpan kargalar ve dizeler..

http://siirlerden.blogspot.com/2008/06/nietzsche.html

2 Haziran 2008 Pazartesi

santralistanbul

Kültürel Tarihsel Mekan

Taksim'den her 20 dakikada bir servisi olan gezilmeye değer bir mekan sizler için dönüştürüldü.
http://kulturtabiat.blogspot.com/2008/06/kltrel-dnm-mekanlar-santralistanbul.html

21 Mayıs 2008 Çarşamba

Basın ve Gerçeklik

Haber

Basında nihayet yer bulabilmiş olan ortak değerlerimizi korumaya yönelik mücadele örneklerinin haklılığına sıt çevirilemeyeceği (artık kaçınılmaz ve engellenemez bir biçimde anlaşıldıkça) bu haberlere olan duyarlılıkta gecikmeli dahi olsa, fark yaratarak ve daha da artarak sürüyor olacaktır..

Sivil toplum böyle bir araya gelir işte..

Tebrikler.

Kaynak: http://www.aksam.com.tr/foto/2008/05/21/eg20.swf
e-Arşiv: Teşekkürler, AKŞAM
http://www.aksam.com.tr/egazete/index.asp?s=20&tarih

20 Mayıs 2008 Salı

Matematik, Tasarım, Teknoloji ve Mimarlık

Haber

İstanbul'a yeni biçimler getiren ünlü mimarla bir söyleşi notları..

Kaynak :http://www.arkitera.com/news.php?action=displayNewsItem&ID=28902

Matematik benim için hep farklı bakış açılarını yakalamak için bir fırsat oldu. Gerektirdiği düşünce ve araştırma aşamalarının zihinsel kazanımlar sağladığına inanıyorum. Ancak matematiği ‘mesleğim’ olarak hiçbir zaman düşünemedim. Tasarım benim için önemliydi.”

Mimarlığın konstrüksiyondan çok fikirler ve hayal gücüyle ilerlediği dönemi bir “fikirler süreci” şeklinde yorumlayan Hadid, günümüzdeki aşamaya gelinmesinde, bu yıllardaki deneyimlerin, düzenlenen yarışmaların ve gösterilen çabanın önemli payı olduğunu düşündüğünü söyledi. “Geçmişle bugün arasındaki en büyük fark, çizimde kaydedilen gelişmeler,” dedi ve “Çizim teknikleri, üretilen işleri şekillendiriyor. Geçmişte ve bugün çizimde yaşanan süreçlerin farklılığı, tasarlanan yapının katmanlarının farklı algılanmasını sağlıyor, tasarımların farklılığı ve söz edilen ‘teknoloji etkisi’ de büyük ölçüde bundan kaynaklanıyor.” diye ekledi.

Sudjic, tam da bu konudan bahsedilirken günümüz tasarımında en sık karşılaşılan cümlelerden birini dile getirdi: “Teknolojinin mimarlığı veya insanların mimarlığı algılama şeklini değiştirdiği tartışılıyor...” Mimara göre, kalıplaşmış bakış açıları artık kırıldı ve binaların artık eskisi gibi “biçimsel” ön, arka ve yan cepheleri yok, parçalara ayrılmış ve “tahmin etme”ye yönelik yaklaşımlar, mekanların bileşenlerinin tamamen farklı ele alınmasına sebep oluyor.

Ancak Hadid, tasarım sürecini yanlış algılamak ve tamamen teknolojiye terketmeyi de doğru bulmadığını belirtti. “Teknoloji, tasarımı vurgulamak için kullanılmalı. Ben hala elle çiziyorum...” dedi ve gülerek ekledi: “Ama eskizlerim bazen anlaşılmıyor.”

Mimar elbette kent ve kentliler açısından sorumluluklara sahiptir, ancak kimin mutlu olacağına yönelik bir kararı ne ben, ne de siz verebilirsiniz. Tasarım bu kararı vermeyi amaçlayan bir disiplin değil.”

“Gözlem yapabilmek önemli, ancak tasarım için yeterli değil. Yaratmayı öğrenmek gerek”

“kurallarının geçerli olmadığı ortamlarda, “kaos”un çok heyecan verici tasarımların oluşmasına zemin hazırladığını düşündüğünü”
söyledi.

Tuzla tersanelerinde 84 ölüm ?

Haber
e-Posta

Haberlerin ardı arkası kesilmiyor, ilişkili haberler:
İstanbul-Kültür Tabiat-Tersaneler
Şehir hayatının içinden:İstanbul-Tersaneler

Daha önce de duyurduğumuz bir haber : http://sol-ol.blogspot.com/2008/05/tuzla-tersanelerinde-lmler.html
ile ilişkili yeni bir haber daha..

Tuzla'da 24 saat içinde iki emekçi arkadşımız daha öldü!

24 saat içinde Tuzla tersanelerinde aynı şirkette aynı yerde, saatler arasyıla iki işçi daha hayatını kaybetti. Ölen işçilerin sayısı bununla birlikte 84'e yükseldi. Limter-iş sendeikası bunun üzerine tersanelerde toplu grev kararı aldı. Grev 16 haziranda başlayacak.

Karlarından vazgeçmemek için güvenlik sistemi ve eğitim programlarını uygulamayan taşeron şirket patronları kısa bir süre sayılabilecek saatler içinde bile üretimlerini durdurmayarak ve kendi örgütlerinde GİS-BİR'de hiç bir şekilde işçiden yana adım atmayarak pervasızlığını sürdürüyor. Ancak kendilerine ne cezai bir yaptırım ne de yasalar uygulanıyor.

Tersanelerde başlayacak olan grevin, Arçelik'te ve Yörsan'da bir süredir sürmekte olan grevlerle dayanışarak güçlenmesini ve sınıfsal savaşımların başarıyla sonuçlanmasını diliyoruz.

Hayatını kaybeden işçi arkadşlarımızın ailelerine başsağlığı diliyoruz.

Volkan Ramones

İşçilerin Birliği Sermayeyei Yenecek!
Yaşasın Emekçi Özyönetimi!
--------------------

To reply to this message, follow the link below:
http://www.facebook.com/n/?inbox/readmessage.php&t=1004309079401

14 Mayıs 2008 Çarşamba

İmar ve İstanbul

Haber

Oktay Ekinci'nin kaleminden başta İstanbul olmak üzere, Türkiye'deki şehircilik anlayışında ihmal edilen adil yaklaşım eksikliği ile gelinen son noktalar..

http://tezler.blogspot.com/2008/05/istanbulun-imar-dnyada-yok-oktay-ekinci.html

11 Mayıs 2008 Pazar

B.Ada siiri

Tertemiz bir cevre,
muazzam guzelikte koylar,
upuzun bir bisiklet parkuru,
yesil ve mavi ile kucaklasma diyari,
huzurun yakalanabildigi elde kalan (son) bir Istanbul kosesi,
O`na mutlaka zaman ayirin..

Esnafi ve ahalisiyle karsilasin,
Baligini yiyin..

Atlarini ahirlarinda ziyaret ederken,
Magrur bakan esekleriyle mutlaka sohbet edin..

Cimlerine uzanin,
Sessizligine kulak verin..

Denizinde serinleyin,
Kumsalinda uykuya dalin..

Yorulunca agaclarinin golgesine kurulun,
Hisirdayan yapraklarini seyredin..

Huzunlu meltemini dinleyin..
Size guzel Istanbul hakkinda
mutlaka bir seyler soyleyecektir.

Onlari unutmayin..

2 Mayıs 2008 Cuma

Mayısın ilk günü ?

Gözlem

Dün akşam nostaljik tramvayın park ettiği sokaktan günün gerilimini hisseden ve bunu bana yansıtan bayan bir arkadaşımla yürüyüp geçerken, ben onu sakinleştirici sözler etmeye çalışıyordum ki, gözlerime inanamayıp durup baktığım ve biraz olsun "arkadaşımın yarattığı güncel durumlara dönük bellekle" sorgulamaya yeltenmeye cesaret edebildiğim bir şeye tanık oldum.

Malum meydan, ilk kez ciddi bir şekilde kapatılmış, ama gün boyu meydanda ve civarda bekletilmekle biriken o öfke herhalde sadece, akşam karanlığında kendini su üstüne çıkarmakla kalmamıştı..

Televizyon seyredemediğim için sonradan öğreniyorum ki, olup bitenler (hastane içersine atılan gazlı .. v.b) sadece kulaktan duyma şeklinde öngörü hafızamda yerleşirken, hiç unutamayacağım bu olay ise, dün geceden bu yana ve artık özellikle bugün, iyice beni rahatsız eder olmuştu ki yaşanılanları yorumsuz aktarıyor buluyorum kendimi:


Kim olduklarından nedense hiç şüphe etmediğim 5 kişilik üniformalı bir grup, 1-2 kişiyi köşeye sıkıştırmış içlerinden birisi de, özellikle birini seçmişcesine resmen pata-küte o genç adamı dövüyordu.

Benim durmam bir yana, biriken kalabalığa karşın süreç, herkesi biraz silkelemiş ama nedense, yine herkesi oldukları yerde kalakalacak şekilde, biraz korkuyla karışık sersemlik içersine sokmuştu ki, birden ne olduğunu anlayamadığım bir şekilde grup dağılıverdi, ama bu arada gruptan yanıma gelen genç ve sakin görünümlü biri beni eliyle "yürüyelim." diye uyarmayı da ihmal etmemişti.

Ben şoku atlatamadığım için sorumu sormak zorundayım, "ne oluyor?" diye.. Yanıt yok..
Bende de şoku atlamadığım için herhangi bir hareket, tabi. Derken, yanıtını alamadığım kişi de gözden kayboluverdi.

Geriye köşeden zar zor çıkan dayak yiyen ve ağzı burnu kan çanağına dönmüş genç biri ve çaresiz arkadaşı kalmıştı. Ben de onlara yaklaşıp, "ne oldu burada diye tekrar sordum?". Bu kez gençlerden dayak yiyen, yanıt verebilecek durumda olmasa da, "şerefsizler.." sözünü sarfedemeden edemedi, masum görünüşü dikkatimi çekmişti. (Onlar da hızlıca uzaklaşmak zorundaydılar, zira kan durdurulamıyordu, bizlerde sersemlik içinde kalakalışımızla yardım edemedik doğrusu..)

Etrafımda duran ve çoğunluğu nedense, bayan olan bir kaç kişiyle olup biteni yorumlamaya çalışır bulduk kendimizi.

Çıkarımımız; alışılagelmiş bir duruma sessizce seyirci kalmanın ötesine geçemese de, gereken dersi alıp, biz de uzaklaşmıştık sonunda..

Aynı güne dair mimarların yayını ile yapılan başka bir değerlendirme:
http://www.arkitera.com/news.php?action=displayNewsItem&ID=28834

1 Mayıs 2008 Perşembe

İl Genel Meclisi üyelerine !

Uyarı
Çok Acil ve Önemli !!!

İl Genel Meclisi üyelerini uyarıyoruz, Hata yapmasınlar !!!
Pazar Günü Basın Açıklaması yapacağız.

Naime Sultan Yalısı (Gazi Osman Paşa İlköğretim Okulu) hakkında İl Genel Meclisi bu pazartesi karar verecek !!! Bu pazartesi yapılacak toplantıda, orasının “OTEL” olması gibi bir karar çıkarmak isteyebilirler…

Okulumuzu OTEL YAPMA KARARI ALIRLARSA, BU KARARA OY VEREN
MECLİS ÜYELERİNİ TEK TEK GRUBUMUZDA VE DİĞER PLATFORMLARDA AFİŞE EDECEĞİZ !!! bir daha onların oy kazanmaması için elimizden gelen çabayı göstereceğiz. 10 yıl da olsa 20 yıl da olsa takipçisi olacağız onların tek tek. Okulumuzu kimse rant merkezi haline getiremez!!! Umarız bir hata yapmazlar...

Platform Ortaköy GOP olarak;
2 haftada 5.500 imzayı topladık halkın büyük katılımı ile...
Bu pazar 9.000 imzaya ulaşmak istiyoruz. Ve pazartesi Meclis Toplantısından önce imzaları yetiştirmek istiyoruz. Çünkü duyumlarımıza göre büyük bir yanlış yapmak üzereler...

Sahil halkının (Beşiktaş’tan Sarıyer’e kadar tüm mezun veren semtler) karşı çıkmasına rağmen orayı, okulumuzu, OTEL ya da benzeri mekân yapamazlar. Halk orayı Öğretim Kurumu olarak geri istiyor. Sahil boyunca tüm muhtarlar da ayrıca yazı yazıyorlar ve okulu geri istiyorlar…

Sizlerden ricamız bu tepkinizi hem Bu Pazar Günü Ortaköy sahiline gelip imza atarak ve tüm gazetelere mesajlar tepki göstermeniz.
Bir gelenek, bir tarih, bir mimari ellerimizin arasından kum taneleri gibi kayıp gitmek üzere… Tepkinizi göstermezseniz tarihimiz yok olmak üzere….
İl Genel Meclisi halkın mutluluğu için vardır, “RANT ELDE ETMEK İÇİN” DEĞİL !!!

Meclis üyelerini uyarıyoruz! Hata yapmasınlar…

Tanjan OZBILGI
Platform Ortaköy GOP

04 Mayıs 2008 Pazar günü, önemli karar günü öncesinde basın açıklaması yapacağız. Ortaköy Sahili’nde 2 ayrı noktada imza kampanyamız her hafta devam edecek.

BİZE ULAŞIM :

Facebook'daki bu grubumuza üye olun, http://www.facebook.com/group.php?gid=6568508335
Yahoo grubumuza üyelik: gopekibi-subscribe@yahoogr
oups.com adresine bir boş mesaj atmanız yeterlidir. Gelişmelerden haberdar olun. Fikirlerinizi yazın, destek olun.
Bize Yazın : gopekibi@gmail.com
Bizi Arayın : 0 534 637 76 04

28 Nisan 2008 Pazartesi

Okuyucu istatistikleri-1

Grafikler

İlginize teşekkürler..

Week Page Loads Unique Visitors First Time Visitors Returning Visitors
W07 2008 11 8 8 0
W08 2008 22 17 17 0
W09 2008 28 18 15 3
W10 2008 13 10 10 0
W11 2008 31 17 17 0
W12 2008 25 13 13 0
W13 2008 17 10 10 0
W14 2008 20 8 8 0
W15 2008 27 12 11 1
W16 2008 11 9 8 1
W17 2008 20 13 12 1
W18 2008 0 0 0 0



Num Perc. Country Name
drill down33696.00%TurkeyTurkey
drill down72.00%United StatesUnited States
drill down30.86%GermanyGermany
drill down10.29%NetherlandsNetherlands
drill down10.29%Saudi ArabiaSaudi Arabia
drill down10.29%AustriaAustria
drill down10.29%AustraliaAustralia

27 Nisan 2008 Pazar

Bisikletli Paris modeli

Arastirmaya deger bir konuyu, Paris hayata gecirmis bile,
kent merkezinde aktarimli otomatik bisiklet merkezlerine ugrayarak,
yarim saatlik dilimlerde kullanip-birakmak kaydiyla bisiklet edinebiliyor ve
gundelik sadece 1 avro ile kent merkezinde duraklamali istediginiz gibi seyahat edebiliyorsunuz.

Istanbul hadi yokuslu diye hemen balta vurulmasin bu projeye de..
(Yokuslarda butunlesik ulasim sizstemi geregi akbil cozumunu devreye sokarsiniz.)

Ya diger kentlerimiz de mi yokuslu,
onlarda kollari sivasinlar gecikmeden,
su arac hummasindan kurtarin kentlerimizi,
ozellikle de tarihi cevrelerimizi, yetti artik..

Iste size oy getirecek bir projeniz var..>

Secim oncesi kaldirim sok yapcilara da yine firsat,
hadi yayalastirin da, nefes alalim biraz,
arayada bir bisiklet yolu atmayi unutmadan tabii..

Karbondioksit solumaktan, kanserle savasmaktan usandik artik,
insani hatirlamakta cok gucluk cekiyorsunuz diye hatirlatmaktan da..

13 Nisan 2008 Pazar

3. köprü canilik..

En olmadık teknolojıye (nükleer enerjilere) kanış, lımanlar gıbı en jeo-stratejık kapıları v.b. kılıt kaynakları hıc düşünmeden satıp, daha akla hayale gelmeyecek gunu kurtarma gırısımlerı ıle bır yığın aşırı riskli tercıhlere saplanıp kalmaktan kurtulamayış..

Sıra, durup durup yıne Istanbul Boğazına gelıyor kaçınılmaz olarak. Tabıı bütün rant daha henüz bıtmedı, arada bu guzelım ıncımıze de tekrar goz dıkılmese olur mu hıc?

Bu arada olası 3.boğaz geçışıne maruz kalacak semt sakınlerı uykudalar sanırım. En son yıllar önce, o da bır tek Arnavutköy'de örnek bır gırışıme şahıt olmuştuk, şımdı Beykoz ve Sarıyer ılçelerınde böyle bır örgütlenmeye bıle rastlanmıyor kı, tek ses bıle çıkmıyor.

Onlar yakınlarında çıkan orman yangınlarına bıle duyarsızlaşmış olamazlar, kuzeyden geçmesıne neredeyse kabul edılmışcesıne hazırlık yapma hevesıyle cikarilan bu yanginlara, nasil da goz yumulabiliyor acaba.. Bunlar kara sermayedekı artan ıstahın gostergesı değılmış gıbı, ne bır olayın faıllerıne karşı tepkı, ne de 3.köprüye karşı bır bıldırı metnı basında yer almıyor.

Tabii oyle bir sehir oldu ki Istanbul, su yabancı marka arabalara tapan halkımıza ne demelı bılemıyorum, koskaca 4 kisilik arabalarina tek baslarina kurulup cikiyorlar gezintiye, ne trafik umurlarinda, ne harcanan benzin. Zaten onlar icin yapilmis tum bu otoyollar, en cok onlar ister 3.kopruyu de herhalde, cigerlerimize CO2 doldurmanin hiç sonu gelmeyecekmişcesıne..
Ormanlarınızı da verın, sıze benzın olarak doner belkı bır kaç yıl, sonra da 4. 5. .. köprülere yer verırısınız, kendı semt bahcelerınızden, sonrada şehrın son plajlarından, en değerlı ıçme suyu havzalarından..

Yillarca yerlı malı alıp yeteri kadar kazık yedıkten sonra, tüketim otomotiv ile pompolanica, kuresellesmeye pazar kilinmiş ülkemizin insanlari da av oluyorlar kuşkusuz.

" Tüm kaynaklarini düşünmeden tüketen Türkiye ve
En büyük canavari barindiran Istanbul,
Sana ait doğal hiç bir şey kalmayana dek kabaran bu iştahlar, hiç susmayacaktir.
Hazirlikli ol.. "

7 Nisan 2008 Pazartesi

Martıların çığlıkları

Hayat mücadelesinin giderek zorlaştığı huzuru bozulmuş İstanbul'a,

Tarihi yarımada silüetine doyamadan seyre daldığım her vapur gezimde,
Martılara kayar gözlerim zaman zaman.
Hele bir de vapurdan atılan simitler varsa, onları kapmak için yarışır olurlar mutlaka,
Bende başlarım onları izlemeye içimdeki tatlı-buruk bir heyecanla.

Kah aklıma sokaklarda yaşayan insanlar gelir, kah kimsesiz çocuklar..

Hüzne boğulmamak için düşünür dururum hep ne yapabilirim diye..

Kimbilir belki sizler de..

19 Mart 2008 Çarşamba

Güncel Metropolün Mimarisi: İstanbul Örneği

Haber

Kadir Has Üniversitesi Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Lisans Programı tarafından 13 Mart 2008 tarihinde Prof.Dr. Uğur Tanyeli'nin konuşmacı olarak katıldığı "Güncel Metropolün Mimarisi: İstanbul Örneği" adlı bir konferans düzenlendi. Tanyeli konuşmasında güncel metropol kavramını mimarlığı var eden etmenler üzerinden ikiye ayırarak tanımlamayı temel aldı.

http://www.arkitera.com/news.php?action=displayNewsItem&ID=26062

14 Mart 2008 Cuma

Kent mirasına darbeler

AKM'nin geleceği ? (Onarım -Tadilat- için boşaltılıyor..)

Çarpık bir kentsel dönüşüm modasının bizden götürdükleri hakkında..

http://cumhurkocalar-dans.blogspot.com/2008/03/eril-dzenin-belirleyicilii-ve-akm.html

6 Mart 2008 Perşembe

Türk Kadınlarına

Tarihimizde her zaman alnı açık, başı dik, aydın görüşlü, çalışkan, vefakar Cumhuriyet Çocuğu olarak yetişmiş kadın vatandaşlarımız, bu ülke sizinle vardır, sizinle gururludur, sizinle aydınlığa doğru yol almaktadır.

En büyük güvencemiz ve mutluluğumuz sizsiniz.

Kadınlar Gününüz kutlu olsun

7 Şubat 2008 Perşembe

Sistematik Hareket

Duyuru (e-Grup)

Gazi Osman Paşa Ortaokulu: G.O.P

Merhabalar,

Okulumuzu kurtarmak, yaşatmak için başlattığımız hareket gittikçe sistematik hale geliyor. Ve organize olmaya devam ediyoruz. Katkıda bulunan herkese teşekkürler…

Geçen toplantımızda alınan kararlar gereği Yahoo’da bir email yazışma grubu kurduk. Ve orada aktif olarak yazışmalarımız devam ediyor.

Faaliyetlerimize katılmak isteyenler hareketimizin yahoo grubuna üye olabilirler.

Faaliyetlerde aktif olmak isteyenler:
gopekip-subscribe@yahoogroups.com adresine boş mesaj atsın. Yahoo’dan bir mesaj gelecektir. O mesajı reply ettiğinizde üyeliğiniz gerçekleşmiş olacaktır.

Sorunla karşılaşanlar gopekibi@gmail.com adresine mesaj atarak yardım alabilirler. Lütfen geç kalmayın, yazışmalardan gelişmelerden haberdar olun...

Artık kundaklanan okulumuzu hatırladıkça üzülmüyoruz, çözüm için harekete geçiyoruz…Katkılarınız için şimdiden teşekkürler,

NOT: 2. Toplantımız 17 Şubat Pazar günü yapılacaktır. Mekan kesinleştiğinde sizlerle ayrıca paylaşılacaktır.

Sevgiler,
Tanjan ÖZBİLGİ

31 Ocak 2008 Perşembe

Tarih ve sokaklar

Geçmiş, müzeler, kütüphaneler, eserler ve kapsayıcı, yoğurucu mekan İSTANBUL.

Nostaljik bir gösteri var sağ üstte. Alman asıllı bir sigorta şirketinin haritalarından bir kaç alıntıdan oluşuyor, bu gösteri. Geçen yüzyılın başından bize kalan yabancı bir eserden. Eğer O olmasaydı, bilemeyecektik sokaklarımızda ki bu benzer desenin bu güne kadar yansıyabilmiş yataydaki çizgilerini.

Keşke düşeyde de, aynı özenli yapılanmayı dokuyu zedelemeden koruyabilmiş olsaydık.
Ne de keyifli olurdu, o sokaklarda şimdi yürümek.
Tıpkı zaman tünelindeki gibi.
Teşekkür ederdik, bize bırakılan o emanetlere o zaman.

Belki şimdiden farkına varıp, zaman ayıracağımız yanı başımızdaki eserler için aynı duyarlılığı gösterebiliriz, torunlarımıza bırakabileceğimiz, koruyabilceklerimiz adına şimdiden heyecan duyarak..

Çizginin gücü

Popüler Yayınlar

Boğaz'da geçmişe yolcuuk

Milliyet Gazetesi - Türkiye haberleri

Telif hakları

cumhurkocalar@gmail.com İstanbul, Türkiye

Tüm sitelerde telif hakları saklıdır.

Bu veb sitesinde yayımlanan yazılar bu sitedeki orijinal linki verilerek kaynak gösterilmek ve yazarının adı mutlaka belirtilmek kaydıyla, ayrıca bir izin almadan internet üzerinden elektronik ortamda kullanılabilir. Yazıların basılı ortamda kullanımı için yazar izni gereklidir.