Bienal ve İstanbul 2012

Bu video Adobe Flash Player'ın son sürümünü gerektirmektedir.

Adobe Flash Player'ın son sürümünü indirin.

11 Kasım 2009 Çarşamba

Sel ve bitmeyen afetlerde yönetimin sınavları

Yerel yönetimlerin ve üst düzey sorumluların mazeret üretmek ve sorumluluğu başkalarına atmak v.b. uslüpları israrla sürdürmek yerine, planlamadan afet yönetimine kadar başvurabilecekleri sınırsız kaynakları meslek odalarının (akla hitap eden !) sitelerindeki sürekli hale gelmiş açık uyarılardan bulabilecekleri ortadadır.

Her defasında vatandaşın hayatıyla ve sanayicinin malı mülküyle, tekrar tekrar sınav vermeyi göze almak yerine, çözüm yollarına gecikmeden ortak katkı sağlamayı seçmek son şansımızdır.

Dönemsel çıkarcı kadrolaşmalardan vazgeçilemediği ortada;
bari ülkenin 100k $ harcanarak yetiştirilmiş, her meslek alanının uzmanı olan, ehil insan kaynaklarına iş vermeyi deneme zamanınızda mı gelmedi artık?

22 Ekim 2009 Perşembe

12 Ağustos 2009 Çarşamba

Rantsal dönüşüm, Emsal artışları, Yargının bağımsızlığı, Medyanın özgürlüğü ve Kişi hakları

Haber

Kaynak: Hürriyet -21.09.2008 - Yalçın BAYER
http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=9947869

Devlet Denetleme Kurulu raporları Cumhurbaşkanlığı sitesinden kaldırılmış
Yargının bağımsızlığı medyanın özgürlüğü ve kişi haklarına saygı
gibi başlıklara yer veren haberden alıntılar:
..

<< "Kadir Topbaş döneminde İstanbul’da depreme hazırlık konusunda hiçbir şey yapılmadı, Büyükşehir İmar Komisyonu ’rantsal dönüşüm’ ve ’emsal artışları’ için çok yoğun (!) çalışırken, Büyükşehir’in Deprem Komisyonu kaç kere toplandı acaba? Hükümet Ulusal Deprem Konseyi’ni lağvetti. Oysa uzmanlar, olası bir deprem için tarih bile veriyorlar. Korkuyla yaşamak yerine, hazırlık yapmayı istiyoruz. İl örgütümüz, İstanbul’un sorunlarına çözüm bulmak üzere bilim adamları ile ciddi çalışmalar yapıyor."
>>

* Dr. tezi çalışma alanları kapsamına giren benzer teknik ve genel konular,
ayrıca aşağıdaki sitelerde izlenirken siz okurlarımızla da yer yer yorumlarla paylaşılmaktadır:

* Kocalar, A.C., 2009, Dr., Yük.Müh., Bölüm 3.6.3. Aktarımın Anlamı ve Tanımı ve Ek: A.1. Aktarım Yönetmeliği Taslağı son paragraf, KORUMA AMAÇLI İMAR PLANI UYGULANAN TAŞINMAZLARDA MÜLKİYET VE İMAR HAKLARININ AKTARIMI isimli yayınlanmamış Doktora tezi, MSGSÜ-FBE.
(İng.) Abstract : Ph.D. Thesis - 27.2.2009 - MSFAU

http://tezler.blogspot.com/ sitesinden konuyla ilgili bazı haberler:
Planlamanın eşitlik ilkesine aykırılıklar
Sokakların imar hakları ve imar durumları - Ankara...
Kentsel Dönüşüm - BM heyeti
Barajlar ve Su kullanım hakkı
İmar düzenlemeleri ile İstanbul
İstanbul'un 'İmar'ı Dünyada Yok - Oktay Ekinci

http://kulturtabiat.blogspot.com/ sitesinden konuyla ilgili bazı haberler:
http://kulturtabiat.blogspot.com/2009/06/yaplasma-ve-bodrumun-son-hali.html
http://kulturtabiat.blogspot.com/2009/03/secim-oncesi-yagma.html
http://kulturtabiat.blogspot.com/2009/03/secimle-yaklasan-talana-dikkat.html
http://kulturtabiat.blogspot.com/2008/07/kentler-ve-parklar.html
http://kulturtabiat.blogspot.com/2008/06/kltrel-dnm-mekanlar-santralistanbul.html
http://kulturtabiat.blogspot.com/2008/05/ormanlarmz-ve-turizm-kskac.html
http://kulturtabiat.blogspot.com/2008/05/imar-ve.html
http://kulturtabiat.blogspot.com/2008/05/kltr-ve-rant-atmasistanbul.html

29 Temmuz 2009 Çarşamba

Hayallerimiz

Haber-Radikal

Prof.Dr. Haluk Gerçek hocamızın kaleminden:

Üzerinden tren de geçen köprüler

Başka söze ve hatalı adımlara gerek kalmıyor.
Hatalı kararlarla herşeyi mahfetmeden önce, bilimsel verilere tekrar bakmak yeterliyken, ...

24 Temmuz 2009 Cuma

Hızla büyüyen metropoller mercek altında - Urban Age

Haber-Yarışma

Kaynak: Radikal, "Bu yarışmada kazanan şehrin kendisi olacak"

Hızla büyüyen metropolleri mercek altına alan Urban Age projesi, bu yıl 100 bin dolarlık ödülünü İstanbul'dan bir çalışmaya verecek. Başvurular açıldı; bu bir açık duyurudur...
..
Urban Age’in, bu yıl üçüncüsü verilecek olan, 100 bin dolar tutarında bir de ödülü var.
Sao Paulo ve Mumbai’nin ardından bu yıl seçtikleri kent ise İstanbul.

Bu ödülle yapmak istedikleri, kentlerde sivil girişimin altını çizmek, bu gayretleri teşvik etmek, kent yönetiminde söz haklarının artmasına vesile olmak, velhasıl kentlerin biraz daha fazla sakinlerine benzemesini sağlamak.

20 Temmuz 2009 Pazartesi

Çarpıcı sayısal verilerle köprüler- 2009/7

Mevcut iki köprüyle yetinEmeyenlere*, tekrar tekrar toplu taşımacılığı öneririz..

Çünkü basit gözlemlerle de anlaşılacağı gibi;
özellikle köprüdeki mevcut trafiğin içindeki
her 100 araçtan
ANCAK 1'i otobüs, minübüs..

* Yani, özel araçlar keyfi boş koltuklarıyla gidip gelsin.. (?)

Diğer yandan insanımız tıkış tıkışta olsa otobüsü tercih edebilirken,
bir kısım kesim özel araç keyfini sürmekte israrlı kalmayı ve köprüleri en yoğun saatlerde de kendilerine hak bilmeyi sürdürürken..

Peki neden bu alışkanlıklarında, en yoğun saatlerde** trafiğe (özellikle KÖPRÜYE) çıkma konusunda diretip, kendilerine yeni köprüler yapılmasını isterler, bunu benim sadece toplu taşımacılığı kullanan kent ve trafik etiğime bakarak anlamam pek mümkün olamaıyor. O yüzden, çevremle tartışma yollarımı geliştirmeyi tercih ediyorum ve özellikle onlara da teşekkürü bir borç bilerek, çünkü farklı, hatta zıt görüşlerini benden hiç esirgemiyorlar.

Söylemimde ayrımcılık, kayırmacılık veya doğrudan yasaklarla*** değil, köprülerdeki çarpıklığı göstermek niyetiyle, öneriler getirmeye çaba harcıyor olduğumda; enerji tasarrufuna benzer yollar aklıma geliyor hemen.

İstanbul'a ve özellikle köprülere yönelik, yoğun saaatlerde bir trafiğe çıkmama anlayışı oluşmasını diliyorum. Hatta 34 plakalılara özgü bazı deneysel görüşler;
- Köprüden araçlarını paylaşarak geçmeleri.
- Sürekli boş koltuklu (gidip gelen) özel araçlara (yeni köprüler yaptırma pahasına sorunlar yaratmak yerine) esnek mesai tanımlamalarına olanak yaratılması. Böylece evlerine ve işlerine erken gidip gelebilme israrlarından biraz daha vazgeçmemelerini sağlama.

(24 saatin 20 saati istedikleri gibi köprü özel araçlarla geçişe zaten açık ve sanki bu geçişlerin maliyetleri parayla karşılanacakmış gibi de hala ücretli.
Ama hiç olmazsa, en yoğun 4 saatte köprüye çıkmak yerine başka bir işle uğraşamaz mısınız?
Örneğin; kentin trafiğinden uzak son kalan yeşil alanlarında, yani arabalarınıza nazaran daha doğal klimatik ortamlarda, hatta canlı müzik eşliğinde, onlara
ikramda bile bulunabiliriz. Bunu sanırım, Karayolları Gn.Md. veya İst. Büyükşehir Belediyesi yeni köprüler yapmaya kalkışmak yerine, daha çok desteklemeye değer bulacaklardır.)

Eminim sizlerin de (daha ciddi) önerileri olacaktır.

Kaynak : Google'da yazınız lütfen:
köprü sayısal istatistik trafik araç yolcu geçiş

* Özel araba meraklılarımız
** Trafiğin yoğun saatlere ort. bir örnek: 07:00-09:00 ile 17:00-19:00
*** Paris'teki Bel.Bşk.nın geliştirdiği uygulama örnekleri ile getirilebilecek dolaylı kısıtlamalar (taksilere, ..) (veya İst. topoğrafyasına uyarlanabilecek doğrudan bisikleti teşvik eden örnekler..)

17 Temmuz 2009 Cuma

3. Köprü Yerine Yaşam Platformu

Haber-Eylem

* Örnek girişimlerden "3. Köprü Yerine Yaşam Platformu"nun

öncülük ettiği bir eylem, cumartesi günü potansiyel güzergâh Sarıyer'de, saat 17.00'de yapılacak!

http://www.aktifhaber.com/news_detail.php?id=233860

Gerçek doğal huzur için, tek başına 4 koltuklu boş arabalarla dolaşmaktan vazgeçip, yer yer toplu taşımayı tercih etmekten ve desteklemekten geçiyor.

(Karlı havalarda bile arabasını bırakamayan hemşehrilerimiz için, Paris ve Viyana'nın hatalı** adımlarını mı örnek alalım? Hatta onlar öncelikle o kadar da, toplu taşımayı geliştirmiş olmalarına karşın!)

Yığınla köprüler yapmayı önerenlerimizinde çıkacağı düşünülürse, ikizleştirmeyle başlayacak kalıcı çarpıcı tasarımlarla yeni köprülere karşı duran yaklaşımların yanısıra, bu sonsuz ihaleler, sokağa bizzat yürüyüşlerle* başlayacak doğal-bilimsel-toplumsal karşıt görüşlerle durdurulmalı.

(80 önc.B.içi bütünleşik sit alanı)nın önemini her geçen gün daha da hatırlatan işgaller, radikal önlemlerinde gerekliliğini bağırıyor artık!

Daha bilimsel ayrıntılar için: http://tezler.blogspot.com/

20.Temmuz.2009-P.tesi:

** Hatalı olduklarına dair görüşümü o cümle girişinde çizilen çerçeve içersinden alışkanlıklarımız bağlamında öne sürmüş olmama ve sonraki cümlede önceliğin toplu taşımacılığa verilmesinin bile durduramadığı karayolu tercihlerine yıkıcı ve zorunluymuşcasına seçişleri ele alan vurgulamama karşın, batıya hiç tartışmasız hayran bakanların ağırlıklı olabileceğini düşündüğüm Avrupa'yı çok gezip gören çevremce birazda haklı bir bakışla eleştirilip***, hafiften alaya alındım.
(Ne haddimeydi, benim Paris ve Viyana'ya hatalı demem.)

(Yeşiller partisinin Almanya'daki ağırlığına karşın, burada böylesi bir temsilin yabancısı kalındığı açıkça gözüküyor.)

Öyleyse şimdi ben, bir de bu Yeşil tercihli bağlamı hatırlatarak eleştirel bakışımı daha da genişletecek şekilde sürdürmeyi birazcık daha görev edinmeliyim diye düşünüyorum:

O yüzden alışkanlıkların ötesine geçip (yeşile hasret bırakılan doğa severlerden yana) bakışıma yabancı kalabileceklere de, konuyu biraz daha açıp genişletme özgürlüğünü kendimde görmeyi sürdürmek ve yine neredeyse 6'lı, 7'li evrenselleştirilmeyle ayyuka çıkarılabilecek "şu çoktan karikatürize edilmiş olması gereken" yığınla köprü fikrine -EVET diyenlere- karşı bence, bu HATALARdan artık ders alınması yönündeki israrımı korumak istiyorum:
  1. otomotiv sektörünü öne çıkarmak yerine, BATILIda olsa o ülkelerden ayrışacak açılımlar, sizce hiç mi önemli olamayacak?
  2. özellikle ülkemizde ve İstanbul'da karayolu gibi çevreyi her türlü (gaz, gürültü, kaza, ..) gibi yıkıcı tesirlerle kırıp geçiren seçimlerle mi sürekli muhatap kalacağız?
  3. 3 M$ kredi alındı diye (^arsa işgalleriyle) yayılabilirliğe sebep olacak böylesi büyük yatırımlara soru işaretiyle bakılması gerekmiyor mu? (Marmaray'da tek taraflı Japonlara bırakılan ihaledeki krediye karşılık fahiş fiyat hatalarından da mı ders alamıyorsunuz?)
  4. peki iklim değişikliğinin sebebi olan şu karbon salınımlarını azaltıcı önlemleriniz ne zamana kalacak?
  5. ^ÖZEL araba sahibi olmayı bu kadar teşvik etmek niye sizler için elzem, alışkanlıklarınızı biraz olsun değiştiremiyorsunuz diye, seçimlerinizle herkezi mi kurban etmeyi sürdüreceksiniz ?
  6. Yoksa, Enerji tasarrufu önlemlerini daha bilinçlenerek kullanmayada mı tepki göstercek siniz?
  7. Enerji gereksinimlerimiz yersiz kuulanımlarla arttıkça, kayıp-kaçak oranlarımızı düzeltmenin önlemleri yerine, durmadan doğa yıkımlı baraj yapımınıda mı destekleyeceksiniz?
  8. Belki de aslında, dahada yıkıcı olduğunu Çernobille karşın çoktan unuttuğumuz nükleer enerjiye buyur demiş olmadan yanasınız?
  9. Ekolojisi kendine has özelliklerine karşın, Boğaziçi'nde 1980 sonrası görülen işgallere niye bu kadar körüz ve ortak mesire alanlarımızı, dağa katliamına ve görüntü kirliliğine mahkum ediyoruz?
  10. Öncelik alması gerekn toplu (ve özellikle raylı) taşıma olanaklarını ıskalıyışlarımız yeterince açık bir şekilde hatalı değil mi?
  11. Plaka okuma sistemlerine karşın, şimdide plakaların çalınarak köprüden geçişlerde bile kullanılabildiği bir şehirde^, çözüm olarak gişelerde hala sıra dayağı gibi kuyruklara mı layik kalacaksınız? (Siz daha iyi bilirsiniz...)
  12. ^sosyo-ekonomik gerçeklerimiz göz ardı edilerek, alınan kararlar sizlere yeterince geçici ve yıkıcı gelmiyor mu artık?
  13. Üniversitelerimizin ve (TMMOB) Müh.-Mim. Odalarımızın onca bilimsel çalışma ile ortaya koyduğu yerinde ve geçerli toplu taşımacılık görüşlerini hiç mi dikkate almayacak sınız? (O zaman daha ne diyelim sizlere..)
  14. Peki son olarak hukuk ne olacak? Üstelik ‘Kanunlara aykırı’ - Radikal:

    3. Köprü Yerine Yaşam Platformunun eylemleri daha sonra da sürecek, hatta hukuki boyuta taşınacak. Çünkü muhalif grup, yeni köprünün İstanbul 3 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu’nun 15.11.1995 tarih ve 7755 numaralı kararına, İstanbul İl Çevre Düzeni Planı’na, Türkiye’nin de taraf olduğu 1972 tarihli Paris, 1979 Bern, 1992 Rio gibi sözleşmelere ve Avrupa Kentsel Şartı’na da aykırı olduğunu söylüyor.

*** Tartışma Metni:

Cumhur Kocalar 3.köprü ihalesine, 2.tüp (karayolu) geçite kim durun artık diyecek?


Murat Colakoglu:
Kimse dur demesin zaten. İçinden su akan şehirleri incele hangisinin iki yakası iki köprü ile bağlanmıştır? Paris en az 6 köprü, Viyana 6 köprü...
Yerini ve mimarisini tartışsınlar ama "yapılsın mı" yı tartışmak İstanbul'da yaşayanlara haksızlık. Kalabalık bir şehir ve iki köprü yetmiyor. En az iki köprü ve alt geçit daha gerekir. Istanbul'da huzurlu yaşayabilmemiz için.
Cu, 14:40

Alpay Alkan :
bence öncelikle bu köprülerin tarih sırasına göre ikizleştirilmesi çok etkili ve daha kolay olacaktır.
Cu, 15:31

Cumhur Kocalar:
Sevgili Dostlar, (işte öncelikli yanıtım:)

* C.tesi 17:00de Sarıyer'deki buluşmada,(bisiklet etaplı) vurguyla boğazın bütünsel korunmasına yakışır tüm köprü karşıtı hareketleri destekliyorum.

http://www.aktifhaber.com/news_detail.php?id=233860
Cu, 16:21

Cumhur Kocalar :
MÇ için;

Huzur tek başına 4 koltuklu boş arabalarla dolaşmaktan vazgeçip, yer yer toplu taşımayı tercih etmekten ve desteklemekten geçmiyor mu, birazda?

Kar da bile arabasını bırakamayan hemşehrilerimiz için, Paris ve Viyana'nın hatalı adımlarını mı örnek alalım?

Hatta onlar öncelikle o kadar da toplu taşımayı geliştirmiş olmalarına karşın!
Cu, 16:22

Cumhur Kocalar :
AA için;

MÇ gibi ileride (6ız 7izleştirilmişte olsa) yığınla köprüler yapmayı önerenlerimizde çıkacağı düşünülürse, çarpıcı tasarımlarla köprülere karşı duran yaklaşımların yanısıra, bu sonsuz ihaleler, sokağa bizzat yürüyüşlerle* başlayacak doğal-bilimsel-toplumsal karşıt görüşlerle durdurulmalı.

(80 önc.B.içi bütünleşik sit alanı)nın önemini her geçen gün daha da hatırlatan işgaller, radikal önlemlerinde gerekliliğini bağırıyor artık!
Cu, 16:23 ·

Murat Colakoglu :
Söylediklerinöylediklerin köprülerin hatası değil, köprülerin iyi planlanamayıp iyi yönetilememesidir. Tepkinizi daha iyi yönetim için koysanız daha hayırlı bir sonuç elde edersiniz. Paris ve Viyana'nın hatalı adımlarından bahsetmek herhalde dünyada bir tek sana nasip olmuştur. Kocaman bir alkışı hakettin. :)

Yollar köprüler, trenler, metrolar, otobüsler, arabalar bisikletler, yayalar büyük bir şehrin vazgeçilmezidir. Heleki ortasından su geçiyosa köprüler elzemdir. Hepsi dengeli bir bütün içinde şehire yayılmalıdır ve şehrin güzelliğidir. Istanbul'u iki köprüye mahkum eden zihniyete süper karşıyım. :)
Cts, 00:09

Cumhur Kocalar :
MÇ'ciğim; tepki koymuyor, yapılmaması gerektiğini tüm Müh-Mim.odaları ile birlikte bilimsel olarak şart koşuyorum! (İçinden çift yönlü su akışı olan ekolojisi kendine has-TI ve yalı mimarileri dünyada tek-Tİ) 32 km'lik bir dünya incisinden söz ettiğimizi sanıyordum.. İST.da 1-2 araba ve jip için layik gördüğün; EVET çoktan karikatürize olmuş O uyg. örneklerini vb.ni, herşeyde olduğu gibi aynen alıp, yersiz benzeşimlerle tekrar edercesine ve sıradan atışmalarla yüreğimize bir hançer gibi geçirmeye çalışmak yerine; -->Cts, 00:50

zaten diğer yandan geçerli karşılaştırmalı yaklaşımlarla ama belki sadece ne Paris, ne Viyana ile özellikle yukarıdaki zihniyetle takılı kalmadan; hataları göz göre göre seçilen bu yönEtimlerin ötesine geçip; bir de önce şu vazgeçemediğimiz kendi kullanım tercihlerimizi inceden inceye sorgulayabilseydik keşke diyorum. (Hatta çok kilo aldıysak, arabaya değil de birazda sağlığa dikkat etsek..) Bunlar şAkA, ama köprü yerine, kesilen ağaçlar için biraz da YAYA kalmalıyız diyorum..
Cts, 00:50

http://kulturtabiat.blogspot.com/

29 Haziran 2009 Pazartesi

3. köprünün güzergahı belirlenmiş.. bu yıl ihale hazırlıkları !

Haber

Konu yine gündemde ve üstelik ihaleye de bu yıl başlanılması düşünülüyor. Ne diyelim artık, söz belki birazda milletin ise eğer, dinleyelim bakalım ne derler?...

Kaynak: http://www.milliyet.com.tr/Default.aspx?aType=SonDakika&ArticleID=1111885&Date=29.6.2009

Haber altından alıntılarla bazı Çözüm ve Yorumlar:
  1. Ambarlı-Gebze arası feribotla kamyon transit geçişlerini mecburi kıl
  2. Bakırköy-Bostancı, Bakırköy-Kadıköy ve Harem-İstinye karşılıklı feribot seferlerini başlat.
  3. Avrupa yakasına daha fazla ticari inşaat ruhsatı verme
[14:55 - Recai Saz]
3.köprü

KÖPRÜNÜN YERİ BELLİDİR. BEYKOZ YUŞA TEPESİ - SARIYER YENİMAHALLE FRANCOLA KUYUSU GÜZERGAHI. KÖPRÜ AYAĞI ÇALIŞMALARI RUMELİ YAKASINDA BAŞLADI BİLE.

[14:07 - pasacem] Lütfen gercekleri görelim
malesef ist kaybedilmiş bir kent bu nufusu 2 köprü kaldıramaz ya nufusu azaltacağız yada 2 köprü daha yapacağız avrupa kentlerinin ortasından nehirler gecer örneğin paristeki nehir üzerinde en az 10 tane köprü var

[13:57 - Erdem Öncü]
Köprüler ve sol kesim

I) Yıl 1931 Başbakan İsmet İnönü'ye Nuri Demirbağ tarafından Amerika ortaklığıyla yapılacak boğaz köprüsü projesi sunulur. "Boğazın görünümünü bozar" gerekçesiyle kabul edilmez. II)Yıl 1970 Boğaziçi Köprüsü temeli atılır (Kayıp 40 Yıldır). III) Fatih Köprüsü Hizmete açılır. IV) Tüp geçit projesi yapım halindedir. V) 3. Köprü yapılsın denir. Karşı çıkanlar heeep aynıdır. Biri gaza basmaya çalışır, diğeri el frenine asılır. Türkiye'nin hali budur.

[13:34 - hazerd] Ohoo
5 sene önce belliydi. memleketi yüöneten en üst düzey kişiler bile imrahor bolluca gibi güzergah taraflarından yerlerini almışlardı o zaman. . .

13:30 - pegasus999999999] Halkın gördüğünü görmek
halk görüyor bunu görmek bu kadar zormu, bırakın artık rant kavgasını, toplu taşımacılık raylı sistem, motorsiklet bisiklet kullanımını özendirmek ÖTV yi kaldırmak, çözümler çok işinize gelmiyor, yeşili katletmek sizin için paradan daha önemsiz çünkü. . .

13:18 - albr] Çözümsüzlük
İstanbula 3. Köprü Çözüm değildir. 3. Köprü yapılması demek Yeni arazilerin ranta açılması. Otomotivcilerin, Akaryakıt istasyonlarının biraz daha zenginleşmesi demektir. Doğanın tahrip olması demektir. 2. köprü nasıl çözüm olmadıysa ve doğanın tahripatıyla yeni yerleşim birimlerinin ortaya çıkmasına ve nüfus artışına neden olduysa 3. köprüde aynı sonuçları doğuracaktır. Çözüm tüp geçitte veya toplu taşımacılığın özendirilmesindedir. Manş denizini yararak yapılan tüp geçiti örnek alsınlar.





25 Haziran 2009 Perşembe

Pazar Şenliği - Şişli

% 100 Ekolojik ürünlerle geçen 3 yılın ardından ağız tadımızın mekanında eğlenceye davet:

http://yinelenebilirenerji.blogspot.com/2009/06/sisli-ekolojik-pazar-senligi.html

1 Haziran 2009 Pazartesi

İmar yolsuzlukları

Haber

A. Şener ile bugün Cumhuriyet'te manşet olan röpörtaj, içinde bulunduğumuz son yılları politik açıdan yeniden okumak isteyenlere hitap ediyor.

Yazıda özellikle son 15 yılda İstanbul'da yaşanan, imar yolsuzluklarına yol açıcı yaklaşımlar ve yeniden gözden geçirilmeye değer yasal-yönetsel çerçeve ile ilgili konular dikkat çekiyor. Bizde bu konulara teknik (şehircilik) açısından mercek tutmayı sürdürüyoruz: http://tezler.blogspot.com/

İstanbul 2010 ve Sokak köpekleri (katliamı ?)

Haber-Yorum

(Dün yazılan aşağıdaki bu haber ve yorum, şimdilik sadece bir iddia haline düş-müş durumda, çünkü kaynağımız sadece İnternet.. Dolayısıyla bu haber -sitedeki diğer tüm haberler gibi- herhangi bir suçlama içermemektedir!) 2 .Haziran-15:01

The Marmara Otelinin önündeki Ebru isimli köpek dövülerek (?) öldürüldü, O da bu kentin göbeğinde zararsız yaşantısıyla 12 yıldır tarihe tanıklık eden bizden bir candı ama kimilerince(?) gözlerimiz önünde nedense acayip hungarca bir saldırıya layik görüldü.

Peki bu saldırganlar kimdi? Taksim'de bu saldırıyı görenlerden gelebilecek acil bilgiler nasıl ve kim tarafından değerlendiriliyor?

İstanbul'daki 2010 vizyonu sonrası, (zaten) sokak köpeklerine gizliden gizliye yapılanlar ve olup bittiye getirilenler bizleri, o kadar farklı fotoğraflara tanık ediyor ki, şaşırmamak elde değil.
Aşağıdaki gibi sivil (bireysel, kollektif) girişimlerimizin hala yeterince ses getiremeyişi çok üzücü.

Şimdi böylesi bir gelişmede yine bardağı taşıran son damla oldu. Umarım, zanlılar bulunur, cezalar arttırılır, çağımıza uygun bir şekilde geniş çerçeveli koruma önlemleri yasallaşarak, alınır.

Bilgi için; http://www.haytap.org/ izlenilebilir.

Kendini evrenin merkezinde zanneden insanlara söylenebilecekler için;
http://kulturtabiat.blogspot.com/2009/06/sokak-kopekleri-ve-ebru.html okunabilir.
"Her canlının ( insanın da olduğu gibi ) bir yaşama hakkı vardır."

İnternet'le gelen haberlerde çeşitli kaynakların açıklamaları ve vatandaşların yorumları çok ilginç bir seyir izliyor:

2.Haziran Salı:

27 Mayıs 2009 Çarşamba

Ortaköy’de şenlik var!

“ortaköy’de şenlik var!”
herkes susuyor,
minikler konuşuyorJ

STH organizasyonlarının en neşeli, en anlamlı ve belki de en benzersizi bu yıl Ortaköy’de.

III. Konuşan Balık Deniz ve Çocuk Şenliği bu yıl yine 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde STH-Beşiktaş Belediyesi işbirliği ile Ortaköy meydanında miniklerle buluşuyor.

Her yıl biraz daha büyüyen şenliğimiz bu yıl Beşiktaş ve çevre ilköğretim okullarından gelecek 500’ü aşkın miniğin katılımıyla gerçekleşecek.

Yine tüm yarışmalarımız (slogan, fotoğraf, resim) etkinlik alanında ve canlı olarak yapılacakJ Yine minikler hazırladıkları deniz sunumları ile biz sözüm ona büyüklere denizleri anlatacaklarJ Serbest kürsüden Ortaköy ahalisine diledikleri gibi seslenecekler…

Şenlik İçeriği

· Açık Hava Fotoğraf Sergisi

· Sualtı Temizlik/Örnekleme Çalışmaları

· Envanter Çalışmaları

· Canlı Performanslar

· Deniz sunumları

· Serbest Kürsü

· Resim Yarışması

· Fotoğraf Yarışması

· Slogan Yarışması

5 Haziran Cuma günü tüm denizseverleri, doğaseverleri ve tüm istanbulseverleri III. Konuşan Balık Deniz ve Çocuk Şenliği’ne, minikleri dinlemeye, heyecanlarına ortak olmaya bekliyoruz…

Her STH organizasyonunda olduğu gibi etkinlik birimlerinde yer almak için Etkinlik Katılım Formu doldurmanız yeterli olacaktır.

Etkinlik akış programı ve hazırlık toplantısı tarihi önümüzdeki günlerde duyurulacaktır.

Saygılarımızla,
STH Yönetim Kurulu


14 Mayıs 2009 Perşembe

Şenlikler ve Semt Mekanlarıyla İstanbul

Festivaller ve Şenlikler

Kentlerdeki semtlerimizin beklediği çağdaş etkinlikler için izlenilebilecek siteler:

Kukla ve çocuk tiyatroları http://tiyatroda.blogspot.com/ http://masaliz.blogspot.com/
Soyutlaması yüksek sanatsal etkinlikler: http://cumhurkocalar-dans.blogspot.com/

Kollektif Bilinç ve Sivil Toplumun Kurumsallaşmasında İzlenen Gelişmeler

Her yıl mayısta düzenlenen ve iDans (Çağdaş Dans Festivali) ile çakışmasına karşın izlemeye çalıştığım, (Deleuze) Aksanat felsefe konferansları geçen hafta bitti.

Kentte yaşamdan felsefi kesitler (bazı etkinlikler)

60'lı yılların yeniden okunması gereken Fransız filozoflarından Deleuze üzerine okuma ve yorumları da içeren http://felsefemiz.blogspot.com/ sitesinin, Çağdaş sivil toplum oluşumlarına (platform, kollektifler, ..) ışık tutan güçlü düşünsel açılımlar getireceğinden son derece eminim, o yüzden şimdilik şu alıntıları israrla paylaşmak isterim.
http://cumhurkocalar-dans.blogspot.com/2009/05/kollektif-anlays-deleuze-beden-fels.html

Belirtilen sitelerden kısa özet;

Deleuze ve Guattari’den hareketle kuramsal çerçeveler, örgütsel faaliyetler, birey veya örgüt temelinden kurtarılan
öznenin; bu araç veya çıktılarından çok, örgütsel faaliyete asıl temel teşkil eden süreç ve mekanizmaların işletilmesiyle yaratıcı düşüncesine kavuşturularak, sistematik olmayan bireysel ve örgütsel kaçış çizgilerinde gerçekleşebilen eylemliliğine olanak tanınmasının önü açılmıştır. Faruk Baştürk sunumundan yapılan alıntılarla oluşumlara tanınacak olanaklar yine şöyle özetlenmektedir.

" .. hiyerarşi, departman, prosedür gibi arzu ve potansiyelleri sınırlandıran yapıların ortadan kaldırılması ve bireyleri evrensel eşitlik biçimlerinden kurtararak farklı iş ve yaşam biçimleri geliştirmelerine izin verecek ölçüde yatay bir zeminde düzenlenmeleri gerekmektedir. "

Bilindiği gibi Deleuze, ".. bilinçli varoluş ve temsil şemaları karşısında bedene ve onun güçlerine ayrıcalık tanıyan bir yaşama felsefesi ya da arzu politikasının savu­nuculuğunu yapmıştır."

Daha ayrıntılı okumalar için: http://felsefemiz.blogspot.com/ sizi beklemektedir.

5 Mayıs 2009 Salı

Ahırkapı deneyimleri...

Mektup
So I would like to share my experience.

It will be really really crowded there so we need to meet before though it is always possible to meet some people you know there by coincidence (where it takes long time to arrange meeting in that noisy crowd. believe me I tried...) ;))

For this one I offer to take Kadikoy - Eminonu ferry at 19:00. Then we can meet with European side people at the port exit and all can go together. So we will leave the port latest 19:30.

Even though the prices are cheap there will be long queues to wait for coupons and food so be aware of that. Food is good and delicious but dont expect to reach it very easily so dont starve. Beer and wine prices are little higher than market prices and I recommend you to bring your own drinks there ;)))

Weather forecast says rain for tomorrow but not much possibility for the evening though be prepared for it bringing your raincoats and umbrellas. Since the weather is changing recommend to have many thin layers of clothing to adjust accordingly.

Last but not least bring your wishes drawn or written on paper to tie to the wish wall and trees there...

See you all there,
Halim

P.S: Mentioning the crowd no need to say to take care of your personal belongings. Last years we never had bad occasions but in this big crowd you never know...

24 Nisan 2009 Cuma

Kadıköy'deki Miting Yarın !

Haber
http://yinelenebilirenerji.blogspot.com/2009/04/yarn-havada-guzelken-unutmayn.html

Açık Radyo ve Yeşiller partisine teşekkürler..

Türkiye, küresel ısınmaya neden olan gazların salımında geri dönüşsüz noktaya doğru büyük bir hızla sürükleniyor.
Geçen hafta Türkiye’nin 2007 sera gazı emisyon envanteri Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi sekretaryası tarafından sessiz sedasız açıklandı.
Envanterler her yıl 2 yıl öncesinin rakamlarını temel alır.
Bu yıl karşımıza çıkan tablo iyice korkutucu.

..

9 Nisan 2009 Perşembe

Boğaziçi Üniversitesi'nde Ekolojik Karnaval

Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Hizmet Kulübü(BUSOS) bünyesinde bir buçuk yıldır çalışmalarını sürdürmekte olan “Marul” takımı tarafından düzenlenecek olan sürdürülebilir yaşam konulu Ekolojik Karnaval 13-17 Nisan tarihleri arasında Boğaziçi Üniversitesi’nde gerçekleştirilecek.

Karnaval, 13 Nisan Pazartesi günü 17:00’de Kuzey Kampüs’ten başlayıp Güney Meydan’a kadar sürecek olan karnaval yürüyüşü ile başlayıp tüm hafta boyunca çeşitli etkinliklerle devam edecek.
İklim değişimini durdurmak, küresel gıda demokrasisi oluşturmak, suya erişimin ayrıcalık değil hak olması yani sürdürülebilir yaşam için düzenlenen “Ekolojik Karnaval”, Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüs’te, Güney Meydan’da (Üstün Ergüder Meydanı) gerçekleşecek. Karnaval etkinlikleri kısaca şöyle özetlenebilir:
Salı gününden başlayarak, Takas Pazarı masamıza, kullanmadığınız eşyalarınızı getirip işinize yarayacağını düşündüğünüz ve beğendiğiniz bir eşyayla takas edebilirsiniz.

13 Nisan Pazartesi
16:50 Karnaval yürüyüşü: Karnavalın açılış etkinliğinde, Sambistanbul’un eşliğinde, okulun Kuzey Kampüsü’nden başlayıp, tüm etkinliklerimizin gerçekleşeceği Güney Meydan’a yürüyeceğiz ve karnavalın başladığını tüm okula duyuracağız.
17:30 Çalgı ve Eğlence: Sambistanbul sanatçılarının katılımıyla, açılış etkinliğimiz Güney Kampüs’te devam edecek.
20:00 Film gösterimi – Corporation (Şirket): Sürdürülebilir Yaşam Kolektifi’nin düzenlediği film festivalinin filmlerinden olan Corporation filmini, açık hava gösterimi olarak Güney Meydan’da izleyeceğiz.
14 Nisan Salı
15:00 Sohbet – Ya Sürdürülebilirlik Ya Kalkınma: Ümit Şahin’in konuşmacı olarak katılacağı karnavalda, sürdürülebilir kalkınma kavramının tarihsel temellerini ve eleştirisini tartışacağız.
17:15 Çalgı üretme atölyesi: Hangar Çalgıcıları’nın gerçekleştireceği etkinlikte, etraftan toplayacağımız kullanılmayan malzemelerden ve çöplerden çalgı üreteceğiz.
18:30 Konser – Kara Güneş: Güney Meydan’da Kara Güneş, elektrikli ses sistemi kullanmaksızın bir konser verecek
20:00 Film gösterimi – Thirst (Susuzluk) : Bolivya, Hindistan ve ABD’de su özelleştirmelerine karşı yürütülen mücadelenin anlatıldığı filmi, Sürdürülebilir Yaşam Kolektifi’nin desteğiyle, yine güney çimlerde göstereceğiz.
15 Nisan Çarşamba
12:30 Ot var mı, ot? – Ot toplama atölyesi: İmece Evi’nin katılımıyla gerçekleşecek etkinlikte, kampüsün korusunda ot avına çıkacağız. Yenilebilir ve faydalı otları toplayıp yemek pişireceğiz.
14:30 Doğal Deterjan atölyesi: İmece Evi gönüllüleri, şehirde sürdürülebilir yaşam pratiklerine dair sohbetler gerçekleştirecekler. Atölyede, kül suyundan deterjan üretiminden ekolojik sabun yapımına kadar birçok etkinlik anlatılacak ve uygulanacak.
15:00 Fikri Mülkiyet Hakları Kime Hizmet Eder?: Boğaziçi Üniversitesi Bilim Kulübü’nün Bilim Günleri kapsamında, Bilgi Üniversitesi’nden Chris Stephenson, bilişim teknolojileri üzerine yoğunlaşarak fikri mülkiyet haklarına dair bir konuşma gerçekleştirecek. (Etkinlik, Kuzey Kampüs’teki Turgut Noyan Salonu’nda olacak.)
16:00 Yoga: Cihangir Yoga’dan Andrew Zionts’un eşliğinde, güney çimlerde yoga yapacağız.
17:30 Tüketmeme atölyesi: Boğaziçi Üniversitesi Güzel Sanatlar Kulübü üyelerinin gerçekleştireceği etkinlikte, kullanılmayan malzemelerden işimize yarayacak eşyalar üretmenin pratik yollarını öğreneceğiz ve atölye esnasında uygulayacağız.
20:00 Film gösterimi – Tambogrande: Sürdürülebilir Yaşam Kolektifi’nin film festivalinde göstermiş oldukları filmde, Peru halkının, kurulması planlanan altın madenine karşı yürüttüğü direniş anlatılıyor.
16 Nisan Perşembe
12:00 Yemek atölyesi: Slowfood Gençlik Gıda Hareketi aşçılarının katılımıyla, Güney Meydan’ın orta yerinde, fast food kültürüne karşı sohbet eşliğinde, birlikte çeşitli soslar yapacağız ve yiyeceğiz.
15:30 Açık ders – Gıda Egemenliği: Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Zafer Yenal ve Çiftçi-Sen başkanı Abdullah Aysu’nun katılımıyla, gıda egemenliği ve çiftçi mücadelelerine dair, herkesin katılımına açık bir ders gerçekleşecek.
17:15 Ritim atölyesi: Hangar Çalgıcıları’nın katılımıyla gerçekleşecek etkinlikte, Salı günkü atölyede üretilen çalgılar kullanılacak.
17 Nisan Cuma
Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Bilimler Kulübü ve Çiftçi-Sen’in gerçekleştireceği bir dizi etkinlikle, Dünya Çiftçi Mücadeleleri Günü kutlanacak.

Ayrıca, Solar Generation ağının bir parçası olan Marul takımı, karnaval boyunca Güneş Kafe’de ikramda bulunacak

Kaynak: www.bugday.org

22 Mart 2009 Pazar

Nevruz-Bekir Çoşkun

Makale

Doğayı 2009 da yeniden kucaklayışımız.. ve
Politikacılardan bekleMEdiklerimize tercüman olan gazeteci-yazarımız.. 

Kaynak:
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/11262565.asp?yazarid=2&gid=61

20 Mart 2009 Cuma

Seçimler ve varsayımsal bir yaklaşım

Yorum

Varsayım: "Yaşlı kuşak veya eğitimli vatandaş seçimlerde daha doğru karar veriyor" (ise)
aşağıdaki yoldaki sayısal veriler ve 'kent yaşamıyla tanıdığımız ve özendiğimiz İzmir' örneği seçimlerde kullandıkları oylar ile kendini bir kez daha kanıtlıyor.

Kaynak
http://www.ensonhaber.com/galeri/siyaset/3320/3-buyuk-ilde-son-durum.html?no=1

İstanbul ve Ankara %12 de kalan yüksek okullu nüfusuna karşılık,
% 45 ilkokul
+% 38 ortaokul
+% 5 eğitimsiz
=% 88
nüfusuyla seçtiği yerel yönetimlerle, kendine yakışmayacak bir şekilde
hep can çekişme içinde kalıyor (olacak) ..

Senin için güzel bir geleceği böyle belirleyemeyiz, İstanbul..

Son haber (T.C. Vat. No.) ve Kesintisiz mesai hk.da.

Son haber

Aşağıdaki uygulama da yeni bir kolaylık getirilmiştir.
(Nüfus cüzdanı ve ehjliyet dışında) artık T.C. Numara içeren resmi dairece verilmiş soğuk damgalı herhangi bir kimlik kartı yada yazısı da seçimde yeterli olabilecektir.

Kesintisiz mesaili (Gece ve h.sonu mesai dahil) devlet daireleri

Normal mesai dışında yoğun dönemlerde uygulanan kesintisiz mesai, gün içinde sıkışıp kaldığımız kalabalık şehir yaşantısını aşmamızda bize yeni olanaklar sunabilir.

Trafik ve gürültüyü azaltıcağı kesin olup, yaşam çevremizde başka bir rahatlama sağlayacaktır.

Mevcut iş ve insan kaynaklarının akşamları da katlanarak kullanımı ile zaman ve enerji tasarrufu yaratılacak, işsizlik sorunu belki diğer sektörlerdeki katılım sayesinde dönüşümlü (vardiyalı) çalışma ortamları ile daha da azaltılabilecektir.

16 Mart 2009 Pazartesi

Suyun ticarileşmesine karşı-MiTiNGE ÇAĞRI- Seçim ve beklentiler-4

Hatalı yaklaşmılar üzerine..

Vatandaş veya şehirdaş olarak hangi Yerel Yönetim anlayışları bize yakın acaba?
Mesela su gibi doğal kaynaklardan yararlanma hakkınız kolayca göz ardı edilebiliniyorsa, sessiz kalınmaması beklenilir değil mi? Peki ne kadar bilinçliyiz bu haklarımız konusunda?
(http://kulturtabiat.blogspot.com/)

Haber
Sizi aklın doğrularını paylaşmaya davet ediyorlarsa, hiç durmayın..
http://yinelenebilirenerji.blogspot.com/2009/03/suyun-ticarilesmesine-kars-mitinge.html

Yaşam alanlarını yoğun bilimsel değerlendirmelerle ve katılımcı kararlarla önceden planlamak yerine, bundan vazgeçildiği dönemler yada bunun halen göstermelik yapılışı nasıl bir anlayıştır?

Bir kenti ilgilendiren ciddi sorunlar geçte olsa algılandığında, günü kurtaran geçici sözlerle (hatalı projelerle) geçiştirmeler veya hala komik bayraklı propogandaların sürdürüşü, bunlar yetmemiş gibi ilginç reklam anlayışlarıyla görsel kirlenme şiddetinin sınırlarını durmadan aşış...

Kültürümüzün ve kimliğimizin şekillendiği tarihi mekanlarımızı kapsayan şehirlerimizi kuralsızca markalaştırma hevesiyle, yabancı sermayeye kayıtsızca açmaya varan, salt kar yaklaşımları...

Emeğimizi ve krizleri hiçe sayan, havai fişekli kutlamalarının doğayı kirleterek sürüdürüşü...

Otomotivi azdıran karayolu ağırlığı yetmemiş gibi tarihi kent içinde (geniş duvarlarlı) ve riskli uzun tünellere kalkışma...

Geri dönülmez hatalar yapabilen anlayışları ve iradeleri sorgulayarak oy kullanabilirsiniz, yoksa temsil hakkınız da geçici gibi gözükse de (yaratacağı ek maliyetler ve sosyal kayıplarla) boş yere harcanılmış oluyor.

13 Mart 2009 Cuma

Seçimde T.C. Kimlik No.nız nüfus cüzdanlarınızda yazılı mı?

Son haber

Aşağıdaki uygulama da yeni bir kolaylık getirilmiştir.
(Nüfus cüzdanı ve ehjliyet dışında) artık T.C. Numara içeren resmi dairece verilmiş soğuk damgalı herhangi bir kimlik kartı yada yazısı da seçimde yeterli olabilecektir.


Vatandaşlık numaralarınız nüfus cüzdanlarınızda yazılı değil ise seçim günü sandıkta oy kullanamayacaksınız.


29 Mart 2009 tarihinde yapılacak Yerel Seçimlerde sandıkta oy kullanabilmeniz için yanınızda T.C. Kimlik Numaranızı taşıyan; nüfus cüzdanı, kimlik kartı, pasaport, evlilik cüzdanı veya sürücü belgesi gibi belgelerden herhangi birinin bulunması gerekiyor. Seçim günü sandıkta oy kullanabilmeniz için T.C. Kimlik Numaralarınızı sözle ya da köy ve mahalle muhtarlıklarınca düzenlenen belge ile ibraz etmeniz yeterli olmayacak. Numaranın ibraz edeceğiniz kimlik kartınızda yazılı olması istenecek. Eğer T.C. Kimlik Numaralarınız nüfus cüzdanlarınızda yazılı değil ise; en kısa sürede ikametgahınızın bağlı olduğu mahalle muhtarlığından alacağınız “Nüfus Cüzdanı Talep Belgesi” ve son 6 ay içerisinde çekilmiş iki adet vesikalık fotoğrafınız ile Nüfus Müdürlüklerine şahsen başvuruda bulunmanız gerekmektedir. Önümüzdeki seçimler yaşamsal öneme sahiptir. Oyunuza sahip çıkın. Bu uygulamadan yakınlarınıza da haber verin ve onların da eğer yok ise vatandaşlık numaralarını içeren kimlik belgelerini edinmelerini sağlayın. Oyunuzu Mutlaka Kullanın ve Kullandırtın. Not: Muhtarlıklardan “Nüfus Cüzdanı Talep Belgesi” almayı unutmayınız.

11 Mart 2009 Çarşamba

2 Mart 2009 Pazartesi

Yerel Seçim haberleriniz

Haberler

Gündeme gelemeyen konular ve çevreyi kirleten bayraklarla geri sayım sürerken; 
gerçekleri okumak isteyenlere erişilebilir doğru kaynaklar bulmak isterseniz: 

Seçim ve Beklentiler-3, Uzmanların görüşü-Radikal

Haber

23 Şubat 2009 Kaynak: Radikal

Geri sayım çoktan başladı
 
29 Mart'taki yerel seçimlere 40 günden az zaman kaldı ama sık sık dile getirildiği gibi, havada birbirinden vaatkâr projeler uçuşmuyor hala..  http://www.arkitera.com/news.php?action=displayNewsItem&ID=38657

Seçim ve Beklentiler-2: Seçim öncesi yağma

Haber

Tarih: 24 Şubat 2009 Kaynak: Hürriyet Yazan: Bülent Sarıoğlu

Seçim öncesi yaratılan hukuki boşluklar/çelişkiler içeren yasal düzenlemelerin teknik içeriği nedeniyle, konu inceleninceye kadar  http://kulturtabiat.blogspot.com/  dan izlenebilir. Tüm bu oldu bittilerle, ilkesiz yaklaşımların kurbanı haline gelen doğal çevrenin ve içinde yaşamaya çalışan bizlerin, her geçen gün artan toplumsal kayıpları, belleklerimize birer birer kazınır olmaktadır. 
Bu hiç unutulmasın.

İstanbul İl Çevre Düzeni Planı - 13.2.9

Haber
Tarih: 26 Şubat 2009 Kaynak: Referans Yazan: Enis Tayman

İstanbul Büşükşehir Belediye Meclisi'nde 13 Şubat'ta oy çokluğu ile kabul edilen 1/100 binlik İstanbul İl Çevre Düzeni Planı'na (İÇDP) tepkiler sürüyor.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'ne bağlı (TMMOB) 10 meslek odasının temsilcilerine göre İÇDP İstanbul'u tahrip edecek. TMMOB'ye göre İÇDP kapsamında üçüncü köprü gibi projelere yer verilmiyor ve olası tepkiler seçimler öncesinde engelleniyor.

İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Cemal Gökçe de Ulaşım Master Planı'nda 3. Köprü ve bağlantı yollarının bulunduğunu belirterek "Aynı şekilde ikinci tüp geçiş projesi de İÇDP'de yer almıyor. Belediye üçüncü köprüye yer vermeme nedenini hemen açıklamak zorunda. Planı yapanlar hedef şaşırtıyor. Kamuoyunun tepkisini önlemek ve ilgili çevrelerin itirazlarını engelllemek için ikinci tüp geçiş ve üçüncü köprünün planda gizleniyor" açıklamasını yaptı.

İÇDP kapsamında Kartal, Zeyport, Haydarpaşa ve benzeri birçok kentsel dönüşüm projesi yer alıyor. Ataşehir'in batı yakasının "1. Derece Ticaret ve Konut Merkezine" dönüştürülmesi planlanıyor. Ümraniye'de ticaret ve hizmet alt merkezi oluşturulacak. Batı yakasında kentin kuzeyinde iki baraj havzası arasında "Kentsel ve Bölgesel Donatı Alanı" hayata geçirilecek. Kentin genel olarak kuzeyine yayığlan orman alanları da pek çok başka proje ile talan edilecek.

Silivri'de "Tarımsal Niteliği Korunacak Alan" üzerinde İstanbul için 3. bir havalimanı yapılacak. Küçükçekmece içme suyu havzası olmaktan çıkarılacak.


Yerel seçimler tarihimiz

Tarih ve farkındalık

http://www.arkitera.com/g156-2009-yerel-secimleri.html

26 Şubat 2009 Perşembe

Seçim ve Beklentiler-1, Haydar Karabey

Makale

Seçime geri sayım başladı, bazı duyarlı yaklaşımlı ve kritik konulara deyinen seçici haberleri buradan bazen yorumlayarak tekrar yayınlıyoruz, okuyucularımızla tartışmak üzere..

Kaynak: Radikal iki

Haydar Karabey'in yerel yönetimlerden beklentilerle ilgili yazısı:
http://www.yapi.com.tr/Haberler/yerel-yonetimlerden-beklentimiz_66721.html

19 Şubat 2009 Perşembe

Kaynaklar ve katkılara teşekkürler..

Sitenin oluşumunda esin kaynağı olan değerli akademisyenlere ve basın mensuplarına onların aşağıdaki arşivlerine başvurularımızda her zaman tek tek teşekkürü bir borç biliriz.

Ayrıca bizler kadar, her dönem seçmeye çalıştığımız politikacılarımızın ve mensubu oldukları siyasi partilerin de özellikle, tüm insanlığı ilgilendiren teknik konularda, (daha fazla) geç olmadan yaygın olan uzman görüşlerine başvurmalarını, (kısa-orta-uzun dönemli olarak) kabul gören ortak (aklın) politikalarını belirlemelerini ve aynı zamanda sürdürülebilir bir bakış açısıyla da izlemelerini diliyoruz.

Bazı Etkinliklerden ve İnternet Kaynaklarından (derleme ve alınıtılarda):

Akademik

Doç.Dr. Tanay Sıdkı Uyar -İnternet Arşivi : tümü ( pdf doc html )

Basın

Oktay Ekinci -İnternet Arşivi : tümü ( pdf doc html )

Cumhuriyet

Kanal B

NTV

STÖ, Kurum ve Kuruluşlar

Çekül -İnternet Arşivi : tümü ( pdf doc html )

TEMA -İnternet Arşivi : tümü ( pdf doc html )

..

katkısı olanlara teşekkürler..

Diğer önerilen kaynaklar yandaki menülerde yer almaktadır.

13 Şubat 2009 Cuma

İstanbul’un çevresine 10 kömür santrali planlanıyor

Haberin alındığı kaynak: http://www.greenpeace.org/turkey/campaigns/enerji/komur/istanbul


Kömür iklimi en çok değiştiren ve soluduğumuz havayı zehirle dolduran en tehlikeli fosil yakıt. İstanbul’a yakın olan bölgede 10 tane kömürlü termik santral planlanıyor. İstanbullular çevrede hava kalitesini düşürüp iklime zarar verecek bu santrallere izin verecek mi?

Greenpeace “Kömürden Kurtul, İklimi Kurtar” kampanyası ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK)’nun bir numaralı iklim düşmanı olan kömür santrallerine lisans vermemesi için çalışıyor. Çünkü hem iklimi kurtaracak, hem enerji ihtiyacımızı fazlasıyla karşılayacak hem de daha ucuza mal olacak bir enerji planımız zaten var: Enerji (D)evrimi.

Bilgi için: http://www.greenpeace.org/turkey/campaigns/enerji

Geç ama gerekli bir adım: Türkiye Kyoto Protokolü’nü onayladi.

Haberin alındığı kaynak: www.greenpeace.org/turkey/news/

Yıllardır artan kamuoyu baskısı ve TBMM’de aylardır süren tartışmalardan sonra, sonunda Türkiye Kyoto Protokolü’ne taraf oldu. Onay kararı tam da bu sene Kopenhag’da yapılacak olan tarihi önemdeki Birleşmiş Milletler İklim Görüşmeleri’nin ilk hazırlık toplantısından önce çıktı.

Türkiye iklimin korunması için yürütülen uluslararası çabaya dahil olmakta sürekli geç kalmış olsa da bu yıl Kopenhag’da şekillendirilecek olan yeni protokole katkıda bulunma şansını yakaladı. Ancak bu sadece bir başlangıç, kaybedecek zaman da yok. Eğer hükümet halkımızı iklim değişikliğinin felaket boyutundaki etkilerinden korumak istiyorsa, 2012’den sonra başlayacak olan 2. taahhüt dönemi için sorumluluk almakta ve diğer ülkeleri de buna zorlamakta cesur davranmalı.

Türkiye tüm Ek-1 ülkeleri arasında 1990 seviyesine gore salım artış oranı (%82) en yüksek olan ülke. Aynı zamanda dünyada en çok salım yapan 23. ülke. Kyoto’yu onaylama kararıyla büyük bir zıtlık içerisinde 47 adet yeni planlanan veya yapım aşamasında olan kömürlü termik santral bulunuyor. Eğer bütün bu planlar hayata geçerse, Türkiye’nin salım miktarı önümüzdeki yıllarda %50 artacak.

Şimdi, Türkiye’yi 21. yüzyıla taşıyacak akılcı enerjilere geçmenin ve ormalarımızı korumanın tam zamanı. Yoksa yarın başımıza gelecek felaketlerin sorumlusu bugün bu soruna çözümü Türkiye’ye çok görmüş olan liderler olacak.

12 Şubat 2009 Perşembe

Türkiye’nin Enerji Verimliliği Bilinci Araştırması Sonuçlandı


Bugday
05/02/2009
www.bugday.org


Türkiye kent genelindeki tüketicilerin genel olarak enerji tasarrufu konusuna bakış açılarını ve bu konudaki faaliyetlerini saptamayı amaçlayan “Türkiye’nin Enerji Verimliliği Bilinci Araştırması”, GFK Türkiye’nin sponsorluğunda hayata geçirildi.

Araştırma; Türkiye’nin 7 coğrafi bölgesini temsilen seçilmiş 16 ilin kentsel kesimlerinde yaşayan toplam 1.311 kadın ve erkek tüketici ile “yüz yüze anket tekniği” kullanılarak gerçekleştirildi.

Araştırma sonuçlarına göre günümüzde 120 metrekarelik bir evde yaşayan dört kişilik bir ailenin ısıtma-soğutma, yemeklerin pişirilmesi ve saklanması, bulaşık ve çamaşırların yıkanması, televizyon gibi eğlence araçlarının kullanılması ve aydınlatma için harcadığı enerji yılda 2 bin kWh civarında. Oysa evlerimizde en az yüzde 30 oranında enerji tasarrufu potansiyeli mevcut ve basit önlemler alarak yılda ortalama 1.650 YTL tasarruf sağlamak mümkün. Enerjisini dikkatsizce harcayan bir aile ısıtma-soğutma, aydınlatma ve elektrikli ev eşyalarını çalıştırmak için yılda 3.300 YTL öderken, enerjisini verimli kullanan bir aile sadece 1.650 YTL ödüyor.

Evlerde su, elektrik ve doğal gaz gibi enerji kaynaklarını verimli kullanmak için yapılanların başında yüzde 79’luk oranla “gereksiz yanan lambaları kapatmak” geliyor. Diş fırçalarken ve banyo yaparken suyu boşa akıtmadığını söyleyenlerin oranı ise yüzde 74… Yani, gereksiz lambaları kapatmaktan sonra en çok buna dikkat ediliyor.
Üçüncü sırada enerji tasarruflu ampuller kullanmak ve hemen ardından enerji tasarruflu ürünler kullanmak geliyor. Günün belli saatlerinde kombiyi kapatmak ya da kısmak, sıcaklığı belli bir derecede sabitlemek de evlerde enerji tasarrufu için alınan başlıca önlemler arasında yer alıyor. Kadınlar ve erkekler tasarrufa aynı oranda önem veriyor ama tasarruflu lambalara erkekler biraz daha fazla dikkat ediyor.

Tasarruflu ampuller ekonomi ve çevreye büyük katkılar sağlıyor. Her evde sadece iki adet 100 Watt’lık eski tip ampulü verimli ampullerle değiştirerek, yılda 750 milyon YTL enerji tasarrufu sağlayabiliriz. Ayrıca bu sayede yılda 1.1 milyon tonluk ve 52 milyon ağaç tarafından temizlenebilen karbondioksit salınımının da önüne geçmek mümkün. 15 Watt enerji tasarruflu bir ampul, 75 Watt normal bir ampulden yüzde 80 oranında daha az elektrik harcıyor. Ve 6 yılda 12 adet eski tip ampule ihtiyaç duyulurken, aynı sürede sadece bir adet enerji tasarruflu ampul yeterli oluyor.

Çamaşır makinesine sahip olanların yüzde 31’i, bulaşık makinesine sahip olanların yüzde 55’i makinelerini kaç derecede çalıştırdıklarını bilmiyor. Ortalama olarak da çamaşır makineleri 49, bulaşık makineleri de 52 derecede çalıştırılıyor. Bulaşıkları 60 derece yerine 50 derecede yıkayarak enerjiyi yüzde 10 verimli kullanmak mümkün…

Evlerimizde kullandığımız elektriğin ortalama yüzde 80’i elektrikli aletlerce tüketiliyor. Enerji etiketi, bir cihazı yıllık enerji tüketimi bazında A, B, C, D, E, F ve G harfleriyle ifade edilen yedi grupta sınıflandırıyor. A harfi en düşük enerji tüketim sınıfını gösteriyor. A sınıfı elektrikli aletler ortalama yüzde 45 daha az enerji tüketiyor.

Araştırmada; televizyon, DVD/VCD gösterici, müzik seti gibi elektrikli aletleri düğmesinden kapattığını söyleyenlerin oranı yüzde 52. Ancak hâlâ yüzde 33’lük bir kesim bu aletleri kumandadan kapatarak stand-by’da bırakıyor. Fişten çekerek kapatanlar ise yüzde 14 oranında.

Araştırma sonuçlarına göre; çöplerini türlerine göre ayıranların oranı sadece yüzde 29. Bu konuya en çok AB sınıfı ve 55 yaşın üzerindeki tüketiciler dikkat ediyor. Türkiye’de üretilen yıllık evsel atık miktarı 18-20 milyon ton ve bu atıkların sadece yaklaşık 2.5 milyon tonu geri kazanılıyor. Bu nedenle öncelikle neye ihtiyaç duyulduğu doğru tespit edilerek gereksiz çöp üretimi azaltılmalı ve geri kazanılabilir sembolü bulunan ürünler tercih edilmeli. Ayrıca atıkları; cam, kağıt/karton, plastik, metal, tekstil, ahşap ve organik olarak ayırdıktan sonra çöp kutularına atarak geri kazanılmaları sağlanabilir.

11 Şubat 2009 Çarşamba

15 ŞUBAT İSTANBUL MİTİNGİ- Gündem ve TMMOB

Gündem

Yaklaşan seçimlerin genel seçimler kadar önemi ortadadır.

Kentler için mücadele veren bir odamızın raporu:

http://www.mimarlarodasi.org.tr/index.cfm?sayfa=Belge&Sub=basin&RecID=1495

Bilgilerinize.

Eski İstanbul kaybolmadan ona doğru adımlarımız..

Haberler

TMMOB Basın Açıklamaları

http://www.tmmob.org.tr/modules.php?op=modload&name=Sections&file=index&req=listarticles&secid=55

Kentle ilgili yayınlar

http://www.tmmob.org.tr/modules.php?op=modload&name=News&file=article&sid=3874&mode=thread&order=0&thold=0

ve Asıl Gündem

TMMOB 15 ŞUBAT İSTANBUL MİTİNGİNE KATILACAK

Kaynak: http://www.tmmob.org.tr/modules.php?op=modload&name=News&file=article&sid=3884&mode=thread&order=0&thold=0

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, 15 Şubat 2009 Pazar günü Kadıköy'de gerçekleştirilecek "Emek ve Demokrasi Mitingi"ne katılımla ilgili bir basın açıklaması yaptı.

TMMOB 15 ŞUBAT İSTANBUL MİTİNGİNE KATILACAK TMMOB, 15 Şubat 2009 Pazar günü, DİSK, TÜRK-İŞ ve KESK'in Kadıköy'de gerçekleştireceği "Emek ve Demokrasi Mitingi"ne katılım sağlayacaktır. Yönetim Kurulumuz 31 Ocak 2009 tarihinde yaptığı toplantıda aldığı kararla, üç emek örgütünün ortaklaşa düzenlediği mitinge katılım sağlanması yönünde çalışma yapmak üzere İstanbul İl Koordinasyon Kurulumuza görev vermiştir.

İstanbul İKK, bu görevin gereğini yerine getirecek her türlü çalışmayı büyük bir sorumlulukla yürütmektedir. 15 Şubat'ta TMMOB pankartı altında mühendisler, mimarlar, şehir plancıları "krizin bedelini ödemeyeceğiz" diyeceklerdir. Kapitalist küreselleşmenin krizi bizim krizimiz değildir. Bu kriz vahşi kapitalizmin "kar daha fazla kar, sömürü daha fazla sömürü düzeninin" krizidir. Bu kriz, "Üsttekine han hamam, alttakine din iman düzeni"ni sürdürücülerinin krizidir. "Kriz bize teğet geçer" diyenler, size sesleniyoruz: "Biz bu krizin bedelini ödemeyeceğiz." İşten atmalara, düşük maaş zamlarına, yoksulluğa, işsizliğe, zamlara ve anti demokratik uygulamalara karşı yurdun dört bir yanında sesimizi daha da yükselteceğiz. Kapitalist küreselleşmenin krizinin faturasının bize, emekçilere, ücretiyle geçinenlere, yoksullara, alttakilere çıkarılmasını asla kabul etmeyeceğiz Dünya Bankası, IMF, AB ve benzeri kuruluşların dayattığı yapısal uyum programlarıyla yalnızca "zam ve zulüm düzeni" getirenlere, ekonomiyi üretime değil ranta dayandırıp, her sıkıştıklarında faturayı halka kesenlere, AKP'ye "Artık Yeter" diyoruz. Kapitalist küreselleşme sürecine eklemlenme doğrultusunda IMF ve Dünya Bankası nezdinde karnesi "A" olan AKP'ye "Dur" diyoruz.

Şimdi küresel kapitalizmin küresel krizine karşı Türkiye'nin tüm alanlarını mücadele alanı haline çevirme zamanıdır.

Şimdi 15 Şubat'ta İstanbul'da Kadıköy'de buluşma zamanıdır.

Mehmet Soğancı

TMMOBYönetim Kurulu Başkanı

8 Şubat 2009 Pazar

ÇöP-3: AB ve Türkiye, işte görünmeyen rant

"Çöpümüzün söyledikleri-2"
Araştırmalar ve Duyumlar

Çöp toplama
ile ilgili uygulamalarda, kaynağında ayrıştırma bilinci gelişmiş bazı AB ülkelerindeki durum son derece çarpıcıdır. Bu bilinçle apartman dairelerinden başlayan süreçte ayrışan çöpler, Belediyelerce rahatlıkla ve hiç fazla kaynak israf etmeden neredeyse mükemmel bir şekilde toplanılabilmektedir. 

Ayrıca yasal-yönetsel çerçeveler hazırlanmış ve tümüyle uygulanırken, gerekirse ağır yaptırımlarla belirlenmiş aykırı durumlar yargı süreçlerine taşınabilmektedir.

Ör: Ayrışık (Plastik) özel çöpü içinde, farklı bir çöp (metal) çıktı diye hakkında kamu davası açılan bir daire sakini de, özel yaşamına müdahale olarak gördüğü bu davaya karşı bir dava açabilecek kadar her türlü farklı haklarını karşılıklı savunabilecek bilinçtedir.

Kimimizin hiç düşünmeden tüketip attığı ambalajlı ürünlerin çöpünün yarattığı sonradan kullanım değerinin ve insan haklarının ülkemize göre çok ilginç boyutlara taşınabildiği örnektekine benzer ülkelerde, (geriye dönüşü olmayan kaynaklardan olan) ortak (üstün) çevre değerlerinin varlığı da kendini artık, çoktan rahatlıkla hissettirebilir duruma gelmiştir.

Kısacası AB ülkelerinde, halkın çevre konusunda bilinçlenmesi sağlanmış olduğundan, çöp ile geri dönüşümde büyük ölçüde başarılmış durumdadır.

Ülkemizde ise, son derece büyük yatırımlarla temeli yeterince düşünülmeden atılmış atıl kapasitede bekleyen Çöp arıtma istasyonlarının gitgide silikleşen varlığı, artık çarpıcı bir şekilde görülmeye başlanılmıştır. 

Belediyenin hiç bir şekilde yapamadığı (%3-5'te kalmıştır!) kaynağında toplama işini, bizlerin tam göremediği ara katmanlardaki çeşitli aracıların çok ilginç bir şekilde yaptırabildiği ortadır. 

Böylesi muazzam bir ranta yenik düşen (yani tesislerinin %25'lere varan kapasitesinin emildiğini, kullanılamadığını gören) Belediyeler ise şaşkın durumda kalmıştır! 

Rantiyeler bu yolla geçim sağlarken; en alt katmandaki sokak toplayıcıları ise, sağlıklarını ve hayatlarını kaybetme pahasına, bazı illerdeki yaşam zorluklarından dolayı neredeyse, ailece denilebilecek bir şekilde korunmasız bir yaşam mücadelesine belki de çok öncelerden beri göçle sürüklenerek girmek zorunda bırakılmışlardır. 

Aslında bu durum ülkemizde, son 50 yıllık bir dramın öyküsü değil midir?
Her türlü varlık satışının yanısıra, aşama aşama geldiğimiz şu durumlar gerçeği biraz olsun özetlemiyor mu?
  • Göçü teşvik, 
  • Kentlerde sömürülen emeğin Sivil Toplum Örgütlerinin etkinsizleştirilmesi, 
  • Medyada Popüler kültürün ve tüketim toplumunun pompalanışı, 
  • Otomobil-karayolu-petrole artan bağımlılık, 
  • Arsa-arazi peşkeşleriyle dolu özelleştirmeler, 
  • Yabancı sermayeye farklı yollarla kaynak aktarımları, 
  • Aşırı dış borç, 
  • Köşe dönmeci politikalarla vahşileşip kendini de yokeden kapitalizme/emperyelizme terkedilmişlik, 
  • Küresel ekonomik kıskaçlar,..
ve nedense hala, bir türlü geliştirilememiş olan o yola çıkış gerekçesi (yalan olan) şu demokrasi..

Yoksa şimdi de, (bu yoldan sermaye çevrelerine daha kemik bir istikrar için) dahada totaliter, 
hatta feodal yönetimlere sürükleniş mi?  

(Hiç sanmıyorum: Sağduyulu kitleler ve yetişmiş insan gücümüz o kadar da kör değildir.)

ÇöP-2: Eğitim ve Öneriler

Kafelere belki şu öneriyle gidilebilir, menü ve broşürlere konacak 
şöyle bir açıklama pek çok insanın dikkatini bu konuya çekmeye yardımcı olabilir.

".. Kafe olarak geri dönüşümü ve enerji korunumunu destekliyoruz" 

Evet, bu konuyu buna benzer yollardan yaygınlaştırabiliriz. 

Tabi ki başka broşür, eğitim materyali veya fikir anlamında da önerileriniz olacaktır. 

Belediyeden bir destek gelmese bile, kendilerinin en azından ambalaj ve yemek-bahçe diye iki sınıflama yapmalarını da önerebiliriz. 

Bu konuda Belediyenin yan kuruluşu olan İSTAÇ'ın bir Eğitim CD'sinin kopyasının yeri, bize gönderilirse ağdan indirilip seyredilebilir:

Paylaşacak başka bir şeyler bulursanız, belki bir ara platforma yazarsınız: 

5 Şubat 2009 Perşembe

Çöp-1: Çöpteki Rant

"Çöpümüzün söyledikleri-1" 

Görünmez değer döngüsü artık farklı açılardan gözler önüne çıkıyor.

Yakında kaybettiğimiz büyük şairimiz kitabında çöp tanımını şöyle veriyor:

"Bir kimikken, bir işe yararken,
birden bir kimlik olmaktan çıkan şey,
bir işe yaramaz olan şey"

İlhan Berk

Bu konuda halkımızın bilinçsizliğinden ve Yerel Yönetimlerin etkinsizliğinden oluşan gizli kalmış rantın son 50 yıldır farkında olan bir takım aracı kitlelerin sistemde varoluş tarzlarıyla ülkemiz çapında oluşturdukları ilginç bir ağla karşı karşıyayız.  

Sadece Sosyolojik okumalarınız için değil, ilginç bir kesitteyiz.  Tabi bu arada sokak toplayıcılarımız her zaman sistemin dışına itilmiş bir parçamız gibiler ve hala kör yanlarımızı bize böylesine güzel fısıldıyorlarken bile, onları hiç duymuyoruz. 

Onlar nedense görünür olmaktan çok uzakta kalmışlar, üstelik Belediyeler kamu yararına dönük ortak akılcı organize olamayışlarının ve yapamadıklarının acısını da onlardan çıkarıyorlar ve çıkarmayı da ne yazık ki sürdürecekler gibi gözüküyor, sanki başka iradelerin yönetimleri gibi..

Teknolojik çözümler ve yaklaşımlar içinde konu disiplinler arası boyutlarıyla oldukça ilgi çekiyor. O yüzden ÇöP Platformu bağımsız çalışmalarımızı paylaşmak için bir olanak sağlamayı hedefliyor.

http://groups.google.com.tr/group/copkutum/about


1 Şubat 2009 Pazar

ÇöP Platformu

"Çöpümüzün söyledikleri"

Ayrıştırmadan fırlatıp attığımız,
Kürede 6 milyar insanın arkasından gelecek,
Doldurup bırakılan poşetlerin öyküsü..

Kentlerin yüz karası,
Tüketim toplumunun işaret dili,
Belediyeler içinse seçim öncesi,
zor bir sınav alanı..
Sizleri bu konudaki platformumuza destek vermeye davet ediyoruz.
Bu yazı dizisi ile Yerel Seçimlere kadar her hafta bu köşeden sosyal açıdan
(teknik açıdan ise kulturtabiat.blogspot.com da..)

"Disiplinler arası bir bakış açısıyla konu hakkındaki gözlemleri, işleri, projeleri, yaklaşımları.."
katılıma açık bir platform çağrısı ile duyurup , paylaşarak
ortak hazin yolculuğumuza hep birlikte başlıyoruz.

Öncü Kaynak:
Erdem Üngür, Işık Gülkaynak, 2008,
"İstiklal caddesi, Beyoğlu Pilot Bölgesi Üzerinden
İstanbul Çöp Döngüsünün İncelenmesi", İTÜ, Mimarlık Fak.

Çizginin gücü

Popüler Yayınlar

Boğaz'da geçmişe yolcuuk

Milliyet Gazetesi - Türkiye haberleri

Telif hakları

cumhurkocalar@gmail.com İstanbul, Türkiye

Tüm sitelerde telif hakları saklıdır.

Bu veb sitesinde yayımlanan yazılar bu sitedeki orijinal linki verilerek kaynak gösterilmek ve yazarının adı mutlaka belirtilmek kaydıyla, ayrıca bir izin almadan internet üzerinden elektronik ortamda kullanılabilir. Yazıların basılı ortamda kullanımı için yazar izni gereklidir.