Bienal ve İstanbul 2012

Bu video Adobe Flash Player'ın son sürümünü gerektirmektedir.

Adobe Flash Player'ın son sürümünü indirin.

26 Şubat 2009 Perşembe

Seçim ve Beklentiler-1, Haydar Karabey

Makale

Seçime geri sayım başladı, bazı duyarlı yaklaşımlı ve kritik konulara deyinen seçici haberleri buradan bazen yorumlayarak tekrar yayınlıyoruz, okuyucularımızla tartışmak üzere..

Kaynak: Radikal iki

Haydar Karabey'in yerel yönetimlerden beklentilerle ilgili yazısı:
http://www.yapi.com.tr/Haberler/yerel-yonetimlerden-beklentimiz_66721.html

19 Şubat 2009 Perşembe

Kaynaklar ve katkılara teşekkürler..

Sitenin oluşumunda esin kaynağı olan değerli akademisyenlere ve basın mensuplarına onların aşağıdaki arşivlerine başvurularımızda her zaman tek tek teşekkürü bir borç biliriz.

Ayrıca bizler kadar, her dönem seçmeye çalıştığımız politikacılarımızın ve mensubu oldukları siyasi partilerin de özellikle, tüm insanlığı ilgilendiren teknik konularda, (daha fazla) geç olmadan yaygın olan uzman görüşlerine başvurmalarını, (kısa-orta-uzun dönemli olarak) kabul gören ortak (aklın) politikalarını belirlemelerini ve aynı zamanda sürdürülebilir bir bakış açısıyla da izlemelerini diliyoruz.

Bazı Etkinliklerden ve İnternet Kaynaklarından (derleme ve alınıtılarda):

Akademik

Doç.Dr. Tanay Sıdkı Uyar -İnternet Arşivi : tümü ( pdf doc html )

Basın

Oktay Ekinci -İnternet Arşivi : tümü ( pdf doc html )

Cumhuriyet

Kanal B

NTV

STÖ, Kurum ve Kuruluşlar

Çekül -İnternet Arşivi : tümü ( pdf doc html )

TEMA -İnternet Arşivi : tümü ( pdf doc html )

..

katkısı olanlara teşekkürler..

Diğer önerilen kaynaklar yandaki menülerde yer almaktadır.

13 Şubat 2009 Cuma

İstanbul’un çevresine 10 kömür santrali planlanıyor

Haberin alındığı kaynak: http://www.greenpeace.org/turkey/campaigns/enerji/komur/istanbul


Kömür iklimi en çok değiştiren ve soluduğumuz havayı zehirle dolduran en tehlikeli fosil yakıt. İstanbul’a yakın olan bölgede 10 tane kömürlü termik santral planlanıyor. İstanbullular çevrede hava kalitesini düşürüp iklime zarar verecek bu santrallere izin verecek mi?

Greenpeace “Kömürden Kurtul, İklimi Kurtar” kampanyası ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK)’nun bir numaralı iklim düşmanı olan kömür santrallerine lisans vermemesi için çalışıyor. Çünkü hem iklimi kurtaracak, hem enerji ihtiyacımızı fazlasıyla karşılayacak hem de daha ucuza mal olacak bir enerji planımız zaten var: Enerji (D)evrimi.

Bilgi için: http://www.greenpeace.org/turkey/campaigns/enerji

Geç ama gerekli bir adım: Türkiye Kyoto Protokolü’nü onayladi.

Haberin alındığı kaynak: www.greenpeace.org/turkey/news/

Yıllardır artan kamuoyu baskısı ve TBMM’de aylardır süren tartışmalardan sonra, sonunda Türkiye Kyoto Protokolü’ne taraf oldu. Onay kararı tam da bu sene Kopenhag’da yapılacak olan tarihi önemdeki Birleşmiş Milletler İklim Görüşmeleri’nin ilk hazırlık toplantısından önce çıktı.

Türkiye iklimin korunması için yürütülen uluslararası çabaya dahil olmakta sürekli geç kalmış olsa da bu yıl Kopenhag’da şekillendirilecek olan yeni protokole katkıda bulunma şansını yakaladı. Ancak bu sadece bir başlangıç, kaybedecek zaman da yok. Eğer hükümet halkımızı iklim değişikliğinin felaket boyutundaki etkilerinden korumak istiyorsa, 2012’den sonra başlayacak olan 2. taahhüt dönemi için sorumluluk almakta ve diğer ülkeleri de buna zorlamakta cesur davranmalı.

Türkiye tüm Ek-1 ülkeleri arasında 1990 seviyesine gore salım artış oranı (%82) en yüksek olan ülke. Aynı zamanda dünyada en çok salım yapan 23. ülke. Kyoto’yu onaylama kararıyla büyük bir zıtlık içerisinde 47 adet yeni planlanan veya yapım aşamasında olan kömürlü termik santral bulunuyor. Eğer bütün bu planlar hayata geçerse, Türkiye’nin salım miktarı önümüzdeki yıllarda %50 artacak.

Şimdi, Türkiye’yi 21. yüzyıla taşıyacak akılcı enerjilere geçmenin ve ormalarımızı korumanın tam zamanı. Yoksa yarın başımıza gelecek felaketlerin sorumlusu bugün bu soruna çözümü Türkiye’ye çok görmüş olan liderler olacak.

12 Şubat 2009 Perşembe

Türkiye’nin Enerji Verimliliği Bilinci Araştırması Sonuçlandı


Bugday
05/02/2009
www.bugday.org


Türkiye kent genelindeki tüketicilerin genel olarak enerji tasarrufu konusuna bakış açılarını ve bu konudaki faaliyetlerini saptamayı amaçlayan “Türkiye’nin Enerji Verimliliği Bilinci Araştırması”, GFK Türkiye’nin sponsorluğunda hayata geçirildi.

Araştırma; Türkiye’nin 7 coğrafi bölgesini temsilen seçilmiş 16 ilin kentsel kesimlerinde yaşayan toplam 1.311 kadın ve erkek tüketici ile “yüz yüze anket tekniği” kullanılarak gerçekleştirildi.

Araştırma sonuçlarına göre günümüzde 120 metrekarelik bir evde yaşayan dört kişilik bir ailenin ısıtma-soğutma, yemeklerin pişirilmesi ve saklanması, bulaşık ve çamaşırların yıkanması, televizyon gibi eğlence araçlarının kullanılması ve aydınlatma için harcadığı enerji yılda 2 bin kWh civarında. Oysa evlerimizde en az yüzde 30 oranında enerji tasarrufu potansiyeli mevcut ve basit önlemler alarak yılda ortalama 1.650 YTL tasarruf sağlamak mümkün. Enerjisini dikkatsizce harcayan bir aile ısıtma-soğutma, aydınlatma ve elektrikli ev eşyalarını çalıştırmak için yılda 3.300 YTL öderken, enerjisini verimli kullanan bir aile sadece 1.650 YTL ödüyor.

Evlerde su, elektrik ve doğal gaz gibi enerji kaynaklarını verimli kullanmak için yapılanların başında yüzde 79’luk oranla “gereksiz yanan lambaları kapatmak” geliyor. Diş fırçalarken ve banyo yaparken suyu boşa akıtmadığını söyleyenlerin oranı ise yüzde 74… Yani, gereksiz lambaları kapatmaktan sonra en çok buna dikkat ediliyor.
Üçüncü sırada enerji tasarruflu ampuller kullanmak ve hemen ardından enerji tasarruflu ürünler kullanmak geliyor. Günün belli saatlerinde kombiyi kapatmak ya da kısmak, sıcaklığı belli bir derecede sabitlemek de evlerde enerji tasarrufu için alınan başlıca önlemler arasında yer alıyor. Kadınlar ve erkekler tasarrufa aynı oranda önem veriyor ama tasarruflu lambalara erkekler biraz daha fazla dikkat ediyor.

Tasarruflu ampuller ekonomi ve çevreye büyük katkılar sağlıyor. Her evde sadece iki adet 100 Watt’lık eski tip ampulü verimli ampullerle değiştirerek, yılda 750 milyon YTL enerji tasarrufu sağlayabiliriz. Ayrıca bu sayede yılda 1.1 milyon tonluk ve 52 milyon ağaç tarafından temizlenebilen karbondioksit salınımının da önüne geçmek mümkün. 15 Watt enerji tasarruflu bir ampul, 75 Watt normal bir ampulden yüzde 80 oranında daha az elektrik harcıyor. Ve 6 yılda 12 adet eski tip ampule ihtiyaç duyulurken, aynı sürede sadece bir adet enerji tasarruflu ampul yeterli oluyor.

Çamaşır makinesine sahip olanların yüzde 31’i, bulaşık makinesine sahip olanların yüzde 55’i makinelerini kaç derecede çalıştırdıklarını bilmiyor. Ortalama olarak da çamaşır makineleri 49, bulaşık makineleri de 52 derecede çalıştırılıyor. Bulaşıkları 60 derece yerine 50 derecede yıkayarak enerjiyi yüzde 10 verimli kullanmak mümkün…

Evlerimizde kullandığımız elektriğin ortalama yüzde 80’i elektrikli aletlerce tüketiliyor. Enerji etiketi, bir cihazı yıllık enerji tüketimi bazında A, B, C, D, E, F ve G harfleriyle ifade edilen yedi grupta sınıflandırıyor. A harfi en düşük enerji tüketim sınıfını gösteriyor. A sınıfı elektrikli aletler ortalama yüzde 45 daha az enerji tüketiyor.

Araştırmada; televizyon, DVD/VCD gösterici, müzik seti gibi elektrikli aletleri düğmesinden kapattığını söyleyenlerin oranı yüzde 52. Ancak hâlâ yüzde 33’lük bir kesim bu aletleri kumandadan kapatarak stand-by’da bırakıyor. Fişten çekerek kapatanlar ise yüzde 14 oranında.

Araştırma sonuçlarına göre; çöplerini türlerine göre ayıranların oranı sadece yüzde 29. Bu konuya en çok AB sınıfı ve 55 yaşın üzerindeki tüketiciler dikkat ediyor. Türkiye’de üretilen yıllık evsel atık miktarı 18-20 milyon ton ve bu atıkların sadece yaklaşık 2.5 milyon tonu geri kazanılıyor. Bu nedenle öncelikle neye ihtiyaç duyulduğu doğru tespit edilerek gereksiz çöp üretimi azaltılmalı ve geri kazanılabilir sembolü bulunan ürünler tercih edilmeli. Ayrıca atıkları; cam, kağıt/karton, plastik, metal, tekstil, ahşap ve organik olarak ayırdıktan sonra çöp kutularına atarak geri kazanılmaları sağlanabilir.

11 Şubat 2009 Çarşamba

15 ŞUBAT İSTANBUL MİTİNGİ- Gündem ve TMMOB

Gündem

Yaklaşan seçimlerin genel seçimler kadar önemi ortadadır.

Kentler için mücadele veren bir odamızın raporu:

http://www.mimarlarodasi.org.tr/index.cfm?sayfa=Belge&Sub=basin&RecID=1495

Bilgilerinize.

Eski İstanbul kaybolmadan ona doğru adımlarımız..

Haberler

TMMOB Basın Açıklamaları

http://www.tmmob.org.tr/modules.php?op=modload&name=Sections&file=index&req=listarticles&secid=55

Kentle ilgili yayınlar

http://www.tmmob.org.tr/modules.php?op=modload&name=News&file=article&sid=3874&mode=thread&order=0&thold=0

ve Asıl Gündem

TMMOB 15 ŞUBAT İSTANBUL MİTİNGİNE KATILACAK

Kaynak: http://www.tmmob.org.tr/modules.php?op=modload&name=News&file=article&sid=3884&mode=thread&order=0&thold=0

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, 15 Şubat 2009 Pazar günü Kadıköy'de gerçekleştirilecek "Emek ve Demokrasi Mitingi"ne katılımla ilgili bir basın açıklaması yaptı.

TMMOB 15 ŞUBAT İSTANBUL MİTİNGİNE KATILACAK TMMOB, 15 Şubat 2009 Pazar günü, DİSK, TÜRK-İŞ ve KESK'in Kadıköy'de gerçekleştireceği "Emek ve Demokrasi Mitingi"ne katılım sağlayacaktır. Yönetim Kurulumuz 31 Ocak 2009 tarihinde yaptığı toplantıda aldığı kararla, üç emek örgütünün ortaklaşa düzenlediği mitinge katılım sağlanması yönünde çalışma yapmak üzere İstanbul İl Koordinasyon Kurulumuza görev vermiştir.

İstanbul İKK, bu görevin gereğini yerine getirecek her türlü çalışmayı büyük bir sorumlulukla yürütmektedir. 15 Şubat'ta TMMOB pankartı altında mühendisler, mimarlar, şehir plancıları "krizin bedelini ödemeyeceğiz" diyeceklerdir. Kapitalist küreselleşmenin krizi bizim krizimiz değildir. Bu kriz vahşi kapitalizmin "kar daha fazla kar, sömürü daha fazla sömürü düzeninin" krizidir. Bu kriz, "Üsttekine han hamam, alttakine din iman düzeni"ni sürdürücülerinin krizidir. "Kriz bize teğet geçer" diyenler, size sesleniyoruz: "Biz bu krizin bedelini ödemeyeceğiz." İşten atmalara, düşük maaş zamlarına, yoksulluğa, işsizliğe, zamlara ve anti demokratik uygulamalara karşı yurdun dört bir yanında sesimizi daha da yükselteceğiz. Kapitalist küreselleşmenin krizinin faturasının bize, emekçilere, ücretiyle geçinenlere, yoksullara, alttakilere çıkarılmasını asla kabul etmeyeceğiz Dünya Bankası, IMF, AB ve benzeri kuruluşların dayattığı yapısal uyum programlarıyla yalnızca "zam ve zulüm düzeni" getirenlere, ekonomiyi üretime değil ranta dayandırıp, her sıkıştıklarında faturayı halka kesenlere, AKP'ye "Artık Yeter" diyoruz. Kapitalist küreselleşme sürecine eklemlenme doğrultusunda IMF ve Dünya Bankası nezdinde karnesi "A" olan AKP'ye "Dur" diyoruz.

Şimdi küresel kapitalizmin küresel krizine karşı Türkiye'nin tüm alanlarını mücadele alanı haline çevirme zamanıdır.

Şimdi 15 Şubat'ta İstanbul'da Kadıköy'de buluşma zamanıdır.

Mehmet Soğancı

TMMOBYönetim Kurulu Başkanı

8 Şubat 2009 Pazar

ÇöP-3: AB ve Türkiye, işte görünmeyen rant

"Çöpümüzün söyledikleri-2"
Araştırmalar ve Duyumlar

Çöp toplama
ile ilgili uygulamalarda, kaynağında ayrıştırma bilinci gelişmiş bazı AB ülkelerindeki durum son derece çarpıcıdır. Bu bilinçle apartman dairelerinden başlayan süreçte ayrışan çöpler, Belediyelerce rahatlıkla ve hiç fazla kaynak israf etmeden neredeyse mükemmel bir şekilde toplanılabilmektedir. 

Ayrıca yasal-yönetsel çerçeveler hazırlanmış ve tümüyle uygulanırken, gerekirse ağır yaptırımlarla belirlenmiş aykırı durumlar yargı süreçlerine taşınabilmektedir.

Ör: Ayrışık (Plastik) özel çöpü içinde, farklı bir çöp (metal) çıktı diye hakkında kamu davası açılan bir daire sakini de, özel yaşamına müdahale olarak gördüğü bu davaya karşı bir dava açabilecek kadar her türlü farklı haklarını karşılıklı savunabilecek bilinçtedir.

Kimimizin hiç düşünmeden tüketip attığı ambalajlı ürünlerin çöpünün yarattığı sonradan kullanım değerinin ve insan haklarının ülkemize göre çok ilginç boyutlara taşınabildiği örnektekine benzer ülkelerde, (geriye dönüşü olmayan kaynaklardan olan) ortak (üstün) çevre değerlerinin varlığı da kendini artık, çoktan rahatlıkla hissettirebilir duruma gelmiştir.

Kısacası AB ülkelerinde, halkın çevre konusunda bilinçlenmesi sağlanmış olduğundan, çöp ile geri dönüşümde büyük ölçüde başarılmış durumdadır.

Ülkemizde ise, son derece büyük yatırımlarla temeli yeterince düşünülmeden atılmış atıl kapasitede bekleyen Çöp arıtma istasyonlarının gitgide silikleşen varlığı, artık çarpıcı bir şekilde görülmeye başlanılmıştır. 

Belediyenin hiç bir şekilde yapamadığı (%3-5'te kalmıştır!) kaynağında toplama işini, bizlerin tam göremediği ara katmanlardaki çeşitli aracıların çok ilginç bir şekilde yaptırabildiği ortadır. 

Böylesi muazzam bir ranta yenik düşen (yani tesislerinin %25'lere varan kapasitesinin emildiğini, kullanılamadığını gören) Belediyeler ise şaşkın durumda kalmıştır! 

Rantiyeler bu yolla geçim sağlarken; en alt katmandaki sokak toplayıcıları ise, sağlıklarını ve hayatlarını kaybetme pahasına, bazı illerdeki yaşam zorluklarından dolayı neredeyse, ailece denilebilecek bir şekilde korunmasız bir yaşam mücadelesine belki de çok öncelerden beri göçle sürüklenerek girmek zorunda bırakılmışlardır. 

Aslında bu durum ülkemizde, son 50 yıllık bir dramın öyküsü değil midir?
Her türlü varlık satışının yanısıra, aşama aşama geldiğimiz şu durumlar gerçeği biraz olsun özetlemiyor mu?
  • Göçü teşvik, 
  • Kentlerde sömürülen emeğin Sivil Toplum Örgütlerinin etkinsizleştirilmesi, 
  • Medyada Popüler kültürün ve tüketim toplumunun pompalanışı, 
  • Otomobil-karayolu-petrole artan bağımlılık, 
  • Arsa-arazi peşkeşleriyle dolu özelleştirmeler, 
  • Yabancı sermayeye farklı yollarla kaynak aktarımları, 
  • Aşırı dış borç, 
  • Köşe dönmeci politikalarla vahşileşip kendini de yokeden kapitalizme/emperyelizme terkedilmişlik, 
  • Küresel ekonomik kıskaçlar,..
ve nedense hala, bir türlü geliştirilememiş olan o yola çıkış gerekçesi (yalan olan) şu demokrasi..

Yoksa şimdi de, (bu yoldan sermaye çevrelerine daha kemik bir istikrar için) dahada totaliter, 
hatta feodal yönetimlere sürükleniş mi?  

(Hiç sanmıyorum: Sağduyulu kitleler ve yetişmiş insan gücümüz o kadar da kör değildir.)

ÇöP-2: Eğitim ve Öneriler

Kafelere belki şu öneriyle gidilebilir, menü ve broşürlere konacak 
şöyle bir açıklama pek çok insanın dikkatini bu konuya çekmeye yardımcı olabilir.

".. Kafe olarak geri dönüşümü ve enerji korunumunu destekliyoruz" 

Evet, bu konuyu buna benzer yollardan yaygınlaştırabiliriz. 

Tabi ki başka broşür, eğitim materyali veya fikir anlamında da önerileriniz olacaktır. 

Belediyeden bir destek gelmese bile, kendilerinin en azından ambalaj ve yemek-bahçe diye iki sınıflama yapmalarını da önerebiliriz. 

Bu konuda Belediyenin yan kuruluşu olan İSTAÇ'ın bir Eğitim CD'sinin kopyasının yeri, bize gönderilirse ağdan indirilip seyredilebilir:

Paylaşacak başka bir şeyler bulursanız, belki bir ara platforma yazarsınız: 

5 Şubat 2009 Perşembe

Çöp-1: Çöpteki Rant

"Çöpümüzün söyledikleri-1" 

Görünmez değer döngüsü artık farklı açılardan gözler önüne çıkıyor.

Yakında kaybettiğimiz büyük şairimiz kitabında çöp tanımını şöyle veriyor:

"Bir kimikken, bir işe yararken,
birden bir kimlik olmaktan çıkan şey,
bir işe yaramaz olan şey"

İlhan Berk

Bu konuda halkımızın bilinçsizliğinden ve Yerel Yönetimlerin etkinsizliğinden oluşan gizli kalmış rantın son 50 yıldır farkında olan bir takım aracı kitlelerin sistemde varoluş tarzlarıyla ülkemiz çapında oluşturdukları ilginç bir ağla karşı karşıyayız.  

Sadece Sosyolojik okumalarınız için değil, ilginç bir kesitteyiz.  Tabi bu arada sokak toplayıcılarımız her zaman sistemin dışına itilmiş bir parçamız gibiler ve hala kör yanlarımızı bize böylesine güzel fısıldıyorlarken bile, onları hiç duymuyoruz. 

Onlar nedense görünür olmaktan çok uzakta kalmışlar, üstelik Belediyeler kamu yararına dönük ortak akılcı organize olamayışlarının ve yapamadıklarının acısını da onlardan çıkarıyorlar ve çıkarmayı da ne yazık ki sürdürecekler gibi gözüküyor, sanki başka iradelerin yönetimleri gibi..

Teknolojik çözümler ve yaklaşımlar içinde konu disiplinler arası boyutlarıyla oldukça ilgi çekiyor. O yüzden ÇöP Platformu bağımsız çalışmalarımızı paylaşmak için bir olanak sağlamayı hedefliyor.

http://groups.google.com.tr/group/copkutum/about


1 Şubat 2009 Pazar

ÇöP Platformu

"Çöpümüzün söyledikleri"

Ayrıştırmadan fırlatıp attığımız,
Kürede 6 milyar insanın arkasından gelecek,
Doldurup bırakılan poşetlerin öyküsü..

Kentlerin yüz karası,
Tüketim toplumunun işaret dili,
Belediyeler içinse seçim öncesi,
zor bir sınav alanı..
Sizleri bu konudaki platformumuza destek vermeye davet ediyoruz.
Bu yazı dizisi ile Yerel Seçimlere kadar her hafta bu köşeden sosyal açıdan
(teknik açıdan ise kulturtabiat.blogspot.com da..)

"Disiplinler arası bir bakış açısıyla konu hakkındaki gözlemleri, işleri, projeleri, yaklaşımları.."
katılıma açık bir platform çağrısı ile duyurup , paylaşarak
ortak hazin yolculuğumuza hep birlikte başlıyoruz.

Öncü Kaynak:
Erdem Üngür, Işık Gülkaynak, 2008,
"İstiklal caddesi, Beyoğlu Pilot Bölgesi Üzerinden
İstanbul Çöp Döngüsünün İncelenmesi", İTÜ, Mimarlık Fak.

Çizginin gücü

Popüler Yayınlar

Boğaz'da geçmişe yolcuuk

Milliyet Gazetesi - Türkiye haberleri

Telif hakları

cumhurkocalar@gmail.com İstanbul, Türkiye

Tüm sitelerde telif hakları saklıdır.

Bu veb sitesinde yayımlanan yazılar bu sitedeki orijinal linki verilerek kaynak gösterilmek ve yazarının adı mutlaka belirtilmek kaydıyla, ayrıca bir izin almadan internet üzerinden elektronik ortamda kullanılabilir. Yazıların basılı ortamda kullanımı için yazar izni gereklidir.